Savaş sırasında Osman­lı askeri olarak Müslümanlarla birlikte cephede Ruslara karşı savaşan az sayıda Erme­ni de olmuştur, ama Ermenilerin çoğunluğu cephede düşmanla birlikte OsmanlI as­kerlerine karşı savaşmış, cephe gerisinde olanlar da kadın, çocuk, yaşlı demeden Türk olan, Müslüman olan herkese karşı katliama girişmişler ve içinde yaşadıkları ülkeyi parçalayarak bağımsız bir devlet kurmak çabasına düşmüşlerdir. 1914 yılı ortaların­ dan başlayarak Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu bölgesindeki yerleşim yerlerinde kurulan gizli Ermeni çetelerine silâh ve cephane dağıtılmıştır. Savaşın başlamasından hemen sonra da Ermeniler Van şehri bölgesinde ayaklanmışlar, çevredeki Müslüman­ları katlederek o bölgede bağımsızlıklarını ilân etmişlerdir.
213 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Ezber bozan âlim.
Bu kitap üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde iktidar/velâyet-i âmme ve meşruiyet kavramlarının mahiyeti ele alınmış, iktidarın meşruiyeti akit teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Meşru bir iktidarın kurulması için gerekli şartlar; biat akdi, akdin tarafları ve konusu bağlamında fıkıh ve kelâm âlimlerinin görüşleri çerçevesinde
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve Meşruiyet
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve MeşruiyetAbdurrahim Şen · Klasik Yayınları · 20203 okunma
Reklam
Müslümanlar olarak dünyanın gelmiş geçmiş en büyük düşünce sistemine sahip bulunuyoruz. Fakat bu büyük düşünce sisteminin ve Müslümanların mücadele suretiyle sevapları ve şerefleri artsın diye karşılarında daima bâtıl fikirler olagelmiştir. Bu bâtıl fikirler; bir Müslüman diyarı içerisinde bizleri, kendi dinimizi, kendi Müslümanlık hakikatlerimizi öğrenemeyecek hale getirmişlerdir. Bakın, ben bugün size dinimizin verdiği hızla yazılmış olan ilmi çalışmaların bazılarından bahsedeceğim. Eminim ki çoğumuz bu çalışmalar hakkında fikir sahibi değiliz. Niçin? Çünkü kendi kendimizi öğrenmeğe imkân bulamamış bulunuyoruz.
Müslüman toplumlar kendilerini bir ümmet yapan ve diğer toplumlardan ayıran şeriatın, ilişkilerini tanzim eden bir hukuk düzeni olarak tatbik edilmesini ve İslam ülkesinin güvenliğini temin ederek tarih sahnesinde kendilerini var edecek unsurlar olarak gördükleri için bu devletlere itaat etmişlerdir.
Sayfa 159 - KlasikKitabı okuyor
Diyanet Takvimi Ön Yüz: Çanakkale Savaşı, Seddülbahir Muharebeleri başladı. (1915) İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya işte onlar birbirlerinin velileridir. (Enfâl, 8/72) Diyanet Takvimi Arka Yüz: DAVASINI İHTİŞAMLI HAYATINA TERCİH EDEN GENÇ:MUS’AB B. UMEYR İslam’ı kabul etmeden önce Mekke’nin en sevilen gençlerinden olan Mus’ab, Müslüman olduktan sonra türlü baskı ve sıkıntılara maruz bırakıldı. Göz ka- maştırıcı hayatını, vazgeçilmesi zor zevklerini, ipekten elbiselerini ve ailesini sırf dini uğruna terk ederek Dârü’l-Erkam’da kalmaya başladı. Resûlullah, Birinci Akabe Biatı’nda Medine’den gelip Müslüman olanlara Kur’an’ı ve İslam’ı öğretecek muallim olarak çok güvendiği Mus‘ab’ı görevlendirdi. Kendisine Habeşistan’dan sonra yeniden hicret yolu görünen Mus‘ab, böylece Medi- ne’ye ilk hicret eden sahabi oldu. Tek başına çıktığı bu davet yolculuğunda, kullandığı tebliğ yöntemleri ve samimiyetiyle Medine’de İslam’ı tanıtmadığı hane kalmamıştı. Karşılaştığı manzaradan memnun olan Resûlullah (sas), bir yıl içinde gerçekleştirdiği tebliğ faaliyetlerini tek tek anlatan Mus‘ab’a “Desene Mus‘ab, Allah senin elinle Medine’ye hayrı ulaştırdı.” diyerek onu “Mus‘abü’l-Hayr” olarak tavsif etti. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Ortaçağ Avrupasında teolojik özellikler taşıyan ve kilisenin elinde bulunan eğitim; aydınlanmayla birlikte aristokrasinin ruhban sınıfına savaş açmasıyla seküler bir hal almaya başlamıştı. Bu aynı zamanda eğitimin içeriğinde yer alan dini öğelerin tamamının temizlenmesini de gerektiriyordu.” 'Tanrı inancına savaş açan ve bu inancı eğitimden temizlemek için büyük çaba harcayan Pozitivizm, bu amaca, her ülkede yer alan temsilcileriyle ulaşmıştır. Bu amacın gerçekleştirilmek istendiği ülkelerden biri de Türkiye'dir. Türkiye'nin stratejik önemi hem jeopolitik konumundan hem de tarihi olarak Müslüman dünyasında etkili oluşundan kaynaklanmaktaydı. Eğer pozitivizm Türk milletinde yayılabilirse diğer ülkelerdeki Müslümanlara da yayılacağını düşünüyorlardı. Bu maksatla 1863 yılında müfredatı müspet derslerden oluşan Robert Koleji açılmış ve pozitivizm Türkiye girişine ortam sağlanmıştır.258
Reklam
İspanyol Kralı Ferdinand ve Kraliçe İsabella'nın orduları, "reconquista" olarak bilinen Güney Avrupa'nın "yeniden fethi" harekâtını tamamladığında, sadece İslâm'ın Avrupa'daki tarihi sona ermedi. Aynı zamanda Avrupa tarihinin gördüğü en kapsamlı bir arada yaşama tecrübesi olan "convivencia" da trajik bir şekilde tarihe gömüldü(...) Böylece yahudi, müslüman ve hıristiyanların beş yüzyıldan fazla süren ortak bir medeniyet inşa etme çabası, "reconquista" ile sona erdi. Avrupa'nın çok dinli ve çok kültürlü bir medeniyet havzası olma şansını bu tarihte yitirdiğini söylersek abartmış olmayız.
Sayfa 96
Ve korku kaybolduğu zaman geride masumiyet kalır. Ve o masumiyet summum bonum, yani dindar adamın gerçek özüdür. O masumiyet güçtür. O masumiyet varolan tek mucizedir. Bu masumiyetten her şey olabilir ama bir Hıristiyan olmaz, bir Müslüman olmaz. Masumiyetten sadece sıradan bir insan olarak çıkacaksın, sıradanlığını her şeyinle kabullenen, keyifle yaşayan ve tüm varoluşa şükreden biri olacaksın; ama Tanrı'ya değil, çünkü o sana başkaları tarafından verilmiş bir fikirdir.
Bir başka anlatımla ,Müslüman, kendini Müslüman bilmek veya saymakla Müslüman olamaz. Müslümanlığı bir varoluş haline getirmek borcundadır. Oluştan ve varoluşa geçmek,bu geçişi sürekli olarak geliştirmek ve verimlendirmek ,bu varoluşun şuur ve sorumluluğuyla dolup taşmak kaygısını taşımalıdır o.
XVI. yüzyılın ortalarına kadar dünyanın en büyük bilim ve düşünce merkezleri İslâm topraklarında bulunmaktaydı. Endülüs'te yahudi ve hıristiyan aileler çocuklarının iyi bir eğitim alması için müslüman medreselerini ve araştırma merkezlerini tercih etmekteydi. Arapça, yahudi ve hıristiyanlar arasında da bir bilim ve düşünce dili olarak kabul edilmişti.
Sayfa 52
Reklam
İslâm Nizamı
Bir müslüman genel olarak, tek bir kişi olarak var olamaz. Şayet, yaşamak istiyorsa, bir çevre, bir toplum ve nizam oluşturmalıdır. Dünya onu değiştirmeden onun dünyayı değiştirmesi gerekir.
Bu Türk-İslam devletlerinde iktisadi faaliyetin doğrudan doğruya Müslüman Türklere intikalinin başka mühim bir sebebi de Abbasi halifesi En-Nâsır li-dinillah'ın rehberliğinde bütün İslam ülkelerinde kurulmasına çalışılan ve son derecede düzenli ve disiplinli olarak yürütülen loncalar tarzındaki Ahilik teşkilatıdır. Gayri-Müslimlere kapalı olan bu teşkilat, Müslüman meslek erbabına bir nevi imtiyaz sağladığından, bir yandan Türklerin şehir iktisadiyatına girmelerini kolaylaştırmış, diğer taraftan çeşitli sanat ve iş kollarında çalışan, fakat loncalar dışında kaldıkları için türlü zorluklarla karşılaşan gayri-Müslim unsurun kendiliğinden büyük ölçüde İslamlaşmasını sağlamıştır. Çünkü, bilindiği üzere, Anadolu'nun Türkleşmesinde nasıl baskı, göçürme ve öldürme yoksa, İslamlaşmasında da siyasi ve idari herhangi bir zor kullanma bahis konusu değildir.
Sayfa 359 - İA. Tafsilen bk. mad. Selçuklular, VI, 1, 2.Kitabı okuyor
Ebubekir, çok sevilen, başarılı ve oldukça saygı gören bir şecere uzmanıydı, yaptığı iş soy sopa çok ehemmiyet veren bir kültürde önemli bir uzmanlık alanıydı. Bu da kendisini çok önem atfedilen soy ve akrabalık bağlarını belirleyen kişi olarak Mekke'nin en önde gelen tarihçisi yapmıştı.
Klasik İslâm medeniyetiyle modern Batı toplumları arasında yapılan mukayeseler, bu "psikolojik bağımlılık" halinin bir yansımasıdır. Bu tavır daha popüler düzeyde komplo teorileri şeklinde ortaya çıkıyor ve böylece müslüman toplumlardaki hemen bütün sorunlar dış güçlerin bir oyunu olarak görülüyor. Bu "dış güçler"in Çin ya da Afrika değil, Avrupa ve Amerika olması bir tesadüf değildir.
Bir âyette, "Halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindedir." deniliyordu.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.