-Hikâyeye göre bir gün, bir ceviz ağacının altına uzanıp yatmış. Ceviz ağacı da bir kabak tarlasının kenarındaymış. Hoca Nasreddin'in gözü yerde yatan kocaman bal kabaklarına takılmış; sonra başını kaldırıp ceviz ağacına bakmış ve içinden: “Hey Allah'ım! Şu kocaman kabakları incecik bir dala tutturmuş yerde yatırıyorsun ama şu minicik cevizleri, böyle ulu bir ağaca takmışsın... Tersi olsaydı daha münasip olmaz mıydı?” diye geçirivermiş. O sırada, ya bir rüzgar esmiş, ya da bir iki alaycı ihtiyar karga yukarılarda kavgaya tutuşmuş da o yüzden olmuş, ağacın yüksek dallarından bir ceviz kopup, Hoca'nın kafasına düşmüş. Hoca yerinden fırladığı gibi “Aman Ya Rabbi! Tövbeler olsun beni affet” demiş. “Sen neyi nasıl yarattıysan, en güzeli ve en hikmetlisi elbette odur. Gözlerimiz bizi aldatıyor; çünkü hiçbir şeyin geçmişini ve geleceğini aynı anda göremiyor. Bu yüzden biz, şeylerin ve eşyaların neden böyle olduklarını yahut neden başka türlü olmadıklarını tam olarak bilemiyoruz. Bilemediğimiz için de, zaman zaman böyle itirazlı laflar ediyoruz. Biz sabırsız ve cahil kimseleriz; Sen bize doğrusunu öğret! Şüphesiz, Senin bize öğrettiğinden başka bildiğimiz bir şey yok...” —Haaa... anladım... —Ne anladın? —Eğer o kocaman kabaklar, yerde değil de ağaç tepelerinde yaratılsaydı ve bir tanesi de Hoca'nın kafasına düşseydi, adamcağız yer çekimini Newton'dan önce keşfederdi belki ama bunu birilerine anlatacak fırsatı hiç olmazdı...
Sayfa 99
PAYLAŞIM ADALETSİZLİĞİ Türk ulusu Cumhuriyet devrimi sonrası bugün bir ulusal güvenlik sorunu haline gelen ekonomik sistem ile neden sorun yaşıyor? Olandan alıp olmayana verelim anlayışı sömürgeci bir anlayıştır. Hatta şöyle de ifade etmek daha doğru olur. Olandan yana tavır koyarak olmayanın da ağzına bir bal çalarak aldatmak demek daha doğru
Reklam
Gördüğünüz üzere, hayatımızın ilk zamanlarında nasıl doğduğumuzdan tutun da nasıl beslendiğimize kadar çeşitli faktörler bağırsaklarımızda yaşayacak bakterilerin kim olduğunu belirlemeye yarayacaktır. Gelin o zaman hep beraber bu bakterilerin günlük hayatlarımıza nasıl etki ettiklerini inceleyelim. Bu sabah kalktığınızda kendinizi anlamsız bir şekilde mutlu ve dinç mi hissettiniz? Ya da akşam otobüsle eve doğru yolculuk yaparken bir anda içinizde bir huzursuzluk mu belirdi? Belki de tüm hafta sonu yataktan çıkmamanıza rağmen pazartesiye İnanılmaz yorgun başladınız. Ya da yaşlandığınız için artık çok kolay yoruluyordunuz. Bu ve benzeri durumların bağırsaklarınızda yaşayabilecek bir grup minik canlı ile alakalı olabileceği ihtimalini asla göz ardı etmeyiniz. Hatta birazdan da göreceğiniz üzere, sabah kahvaltıda yediğiniz sucuklu tost, marketteki kasiyeri daha çekici bulmanıza neden olabilir.
“Şimdi de aşkımıza yeniden başlayalım diyorsun, Evlenmemizi istiyorsun. Beni istiyorsun. Ama bak... kitap larım ilgi görmeseydi de ben şu anda neysem aynen oydum. Ama sen burada olmayacaktın. Neden o anasını sattığımın kitapları ve..." bu kadar önemli bir anda, hayatının mutluluğu tehlikede görünürken, sen yine aynı şekilde hayattan korkuyorsun; hayattan ve tam yerinde edilmiş bir laftan."
Sayfa 460 - Martin EdenKitabı okudu
Neden bütün hayatlarını etkileyecek hatalar yapmışlardı, insanlar âşık olduklarında mutlaka bir hata mı yapıyorlardı?
“Ama daha da kötüsü aşkı, o kutsal aşkı sorgulamama neden oluyor. Aşk, yayınlarla ve halkın ilgisiyle besiye çekilmesi gereken kötü ve çirkin bir şey midir? Öyle görünüyor. Oturup kafayı yiyene kadar bunları düşündüm."
Sayfa 458 - Martin EdenKitabı okudu
Reklam
“İşim gücüm yokken... Açlıktan ölürken... Şimdi kimsem o zaman da aynı adamdım, insan olarak, sanatçı olarak aynı Martin Eden'dım; o zaman neden yapmadın? Kafamı duvarlara vura vura kendime sorduğum soru buydu. Sadece senin için değil, herkes için sordum. Görüyorsun değil mi, değişmedim ben. Gerçi bana biçilen kıymetteki gözle görülür ve ani artış nedeniyle bu konuda sürekli şüphelerimi gidermem gerekiyor ama değişmedim. Aynı kemiklerin üzerinde aynı ten, ellerimde aynı, ayaklarımda aynı on parmak. Aynı adamım. Ne yeni bir erdem sahibi oldum ne de yeni bir gücüm var. Beynim, eski beyin. Edebiyatta veya felsefede yeni bir fikir ortaya atmadım. Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipsem şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar! Sana bu şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi? Gördüğüm kabuldür bu. Halbuki o kabul ben değilim. İnsanların kafalarındaki bir şey o. Bir de kazandığım ve kazanacağım paralar için istiyorlar. Halbuki o para da ben değilim. Para bankada duran, herkesin cebinde olan bir şey. Sen de mi bunun için, kabul ve para için mi istiyorsun beni?"
Sayfa 457 - Martin EdenKitabı okudu
İnsanın artık bakacak bir şeyi yoksa, bütün bunlara bakmaktan iğreniyorsa o zaman mumu neden söndürmesin?
İnsan bir kere soracaktır elbette hayvana: neden mutluluğundan söz etmiyorsun da öylece bakıp duruyorsun bana? Hayvan da yanıt verip demek ister ki, söylemek istediğim şeyi hemen unutuyorum, işte budur nedeni - ama bu yanıtı da unuttuğu için susacaktır: insan da buna şaşırır kalır.
Sayfa 5
Kimsenin yemeye davet etmediği açlık günleri geldi aklına. Asıl yemeğe o zaman ihtiyacı vardı, asıl o zaman midesine bir şey gitmediği için zafiyet geçirmiş, halsiz kalmış ve düpedüz açlık nedeniyle kilo kaybetmişti. Yaşadığı açmaz buydu. Asıl yemeğe ihtiyacı varken kimse onu davet etmemişti ama şimdi binlerce yemek satın alabilecek durumdayken ve ter- sine iştahı giderek azalırken sağdan soldan peş peşe yemek davetleri yağıyordu. Neden? Ona kalırsa, en ufak bir hak- kaniyet yoktu bu işte... Martin değişmemişti.
Sayfa 439Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.