13 Kasım 1973: Atsız Toptaşı Cezaevi'nde
Dört aylık rapor Adli Tıp'ta Kasım ayına kadar bekledikten sonra kabul edilmemiş; reviri olan bir cezaevinde cezanın çekilebileceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Atsız, "13 Kasım 1973 Salı günü davet edildiği Bostancı Karakolu'ndan İstanbul İnfaz Savcılığına sevk edilmiş ve orada resmî
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir
Ne hasta bekler sabahçı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan, bir günahı
Seni beklediğim kadar
Diyor ya şair
Beklemek kaç gün olmalı
Dün geçti bugün geçecek yarın ise muallakta
Yaşam bir nefes kadar yakın insana
İnsan göçüp gidecek
Belki sessiz gemide şiir gibi
Dönenler çok memnun ki yerinden bir daha gelmeyecek
Bu yüzden sevenler sevdiğini bekletmesin
Gelecek beklenen
Tez vakitte gelsin
Üstadın deyimiyle son şiirin sözünde
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar
İnsan göçüp gidince bu alemden
Gelsen neye yarar
Giderse kalpte sevgin muhabbetin
Özlemektir sevgili
Beklenen ateşten gömleğim
Gelecek gel bende bileyim
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece.
7.
... bakire, meleğin kılıfıdır. Kadın olununca melek gider ama daha sonra dönüp anneye küçük bir ruh getirir. Yaşamın akışında bir gün anne olacak olanın içinde uzun süre çocukluğu kalır, küçük kız genç kızda var olmaya devam eder, o bir çalıbülbülüdür, "Uçup gitmemesi ne hoş!" der onu görenler. O sevimli, o cana yakın canlı evin içinde
Dostlarım size çok tatlı bir dönem kitabıyla geldim! Bridgertonları duymayan kalmamıştır eminim Netflix'teki dizisinden dolayı fakat hala kitabını okumayanlar var, biliyorum. 1800'lerin başında geçen hikayemizde Daphne, sosyeteye yeni çıkmış bekar bir kızdır ve bir akşam bir baloda kimselerin olmadığı bir koridorda Simon adında
Ve içimdeki haykıran sesi daha da güçlendirerek onun benim tek ruhsal denge kurucum olduğunu düşünmeye başladım. İnsanlara yalan söylemek için açtığım ağzımdan dökülen pisliği içimdeki ses temizliyordu. Birbirlerine gün ve gece kadar zıt olan iki sesin de aynı dudakların arasından çıkıyor olmasından rahatsız değildim. Düşüncelerime ve beynimden geçenlere en yakın – en yakın diyorum çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla düşüncelerimizi söylememize yetecek kelimelerin yeryüzündeki lisanlarda bulunmadığını uzun zaman önce anladım – cümlelerin ağzımdan çıktığı gün öldürülmüş olacağımı ya da yavaş yavaş yok olmamı sağlayacak şartların sözleşmiş gibi çevremde buluşacaklarını düşünüyordum. Ve nefes alıp vermemi durduracak fiziksel bir hareket yapamayacağımı, yani kendi dışımda herkesi rahatlıkla öldürebilecekken intihar edemeyeceğimi anladığım gün, başkalarının ya da hayatın bunu yapmasını isteyeceğim ana kadar düşündüklerimi geldikleri yere geri yollamaya ve orada depolamaya karar verdim. Ama bir arada durmalarının beynimde bir iltihap yaratacağını bilemezdim.
Julia, onun üzerinde yukarı aşağı hareket ederken acele etmiyordu, yavaş ve tensel bir ritim yakalamış- tı, çünkü zamanları vardı. Saat yoktu, bir tarih yoktu, birbirlerine dolanan bedenleri dışında hiçbir şey yok- tu.
Clay onun kalçalarını tuttu; bazen hareketlerini kontrol ederek, bazen de kendi hızını belirlemesine izin vererek. Julia
Pek çok insan gibi benim ruhumun derinliklerinde de Don Kişot'tan bir parça nefes alıyor. Bu meczup karakteri İlhan İrem şarkısındaki kadar çok seviyorum."Yeldeğirmenlerine karşı Don Kişot muyum?"
Müsaadenizle buraya bir Don Kişot şiiri bırakıyorum.
Don Kişot Amca
Seni bir ben anlarım
Çok yakınsın bana
Benim inatçı