İnsanlık âlemine huzur gelebilmesi için, beşer sâdece akl'a değil, aslı semâdan inen bir câzibeye muhtacdır. Ve ona aşk derecesinde tutulmadıkça da hakikî felâha kavuşmak imkânı yokdur.
Hazret-i Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) bu âleme tenezzül etmezden evvel, dünyanın her tarafına fikren seyahata çıkar da insanlık âlemine şöyle bir nazar-ı ibretle bakarsak, Onun kim olduğunu ve herkesin ona nasıl borçlu olduğunu anlarız.
Sonra ona:
"Çok zor günlerden geçiyoruz. Koca bir millet, koca bir imparatorluk sanki bu cendereden geçebilirse kurtulacak, geçemezse de boğulup gidecek gibi geliyor," dedi.