Gözlerinde bir parça hüzün kaldığında göğsümdeki o tuhaf sızıyı tekrar hissettim. Belki de onun üzüntüsünün kaynağıyla -seni en çok sevmesi gereken iki kişi yanında olmadan bu dünyada yapayalnız kaldığın duygusuyla- bağ kurabildiğim içindi.
İnanın bana, bitkinim, bitkin. Çünkü hüzündür dedim işte bu kafamı bulandıran, bungunlaştıran.. ne diyeceğimi unutturan, sözü darmadağın eden hüzündür dedim, size. Biliyorum.. adım gibi hem de; onlar yıllar sonra mutluluklarını hiç kimsenin görmediği bir yıldıza benzeyen elma gibi görecek, ama içinden kapkara, kıvır kıvır kurdun çıktığını da görecekler.
Ve, bunu da adım gibi biliyorum, kırk yedinci veya bilmem kaçıncı yaşlarının loş odasından Nisan güneşinin yıkadığı paydos sokaklarına bakan pencerelerinde beyhûde sevinç ve heyecanlarla parça bölük türküler mırıldanacaklar. Hangi kelebekti o toz pembe çiçeğe iğrenç yumurtasını koyan diye düşünecekler mi? Bilmem onu. Ama hüzün kafalarını bulandıracak, bungunlaştıracak, sözlerini darmadağın edecek; bunu da biliyorum. Siz ne dersiniz dramı, trajediyi... ve mutluluğu kazık kadar olmuş, odunlaşmış kadınlarla erkeklerde arayan koca budalalar?