Geçiştirilmiş hayatlar..geçiştirilmiş öpüşmeler, geçiştirilmiş sevişlemeler yaşadık hep.. Hep kendimiz için hep olması gerektiği gibi. Olması gerekmediği gibi sevmedik kimseyi. Sıktık avucumuzu..tuttuk sevdiklerimizi..yaralanmamak için yaralamamak için rol yaptık. Herkese herşeye zamana bile rol yaptık hızlı geçsin diye.. Ama bu masal bu büyü bu adına her ne koyarsak acizleşen isim.. Bir gün gelecek dedim beni yormadan üzmeden sevecek, bir gün çocukluğuyla güzel gülüşüyle, tanımsızlığıyla..Darma duman edecek şekli yok şemalsiz durgun ve sessiz bir çocuk gibi.. İçimde bir uzay boşluğu yaratıp, o kara delikten gülümseyecek dedim bana izin almadan.. Çarpanlarıma ayıracak beni sonra yine o toparlayacak beni dedim.. Ve bir doğum provasıyla sevecek beni, ölümsüzlügün narkozuyla. Kocaman bir kamyonun çarpıp kaçtığı bir yavru kediyi ellerine alıp ağlaması gibi seviyordum seni. Bir çocuğun matemi, bir ihtiyarın çocukluk hevesi gibi, geriye dönüp şimdiyi yarına degismemek gibi.. Senle olan saatlere ihanet ederdim, zaman her seferinde seni bana getirsin diye.. Ben sana mecburum demiş ya şair..Şimdiler de ben sana artık mecbur bile değilim...