Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
Babailer İsyanı, devletin ana demografik gücünü oluşturan ama kendi devletleri tarafından horlanan, yeterli mera bulamayan ve hayatlarını sürdürmekte zorlanan, kendi devletlerinin sınırları içinde istenmeyen vatandaş gibi hisseden ve bunu hazmedemeyen konar - göçer Türkmenlerin kıyamıdır. Zevk eğlence düşkünü 2. Gıyasettin Keyhüsrev yönetiminin
“Sufilerin kitabı harflerin karanlığı değil, temiz bir kalbin beyazlığıdır.”
İşte kitaptan en beğendiğim kısımlardan bazıları:
"Sizin sorununuz, sizin zeka dediğiniz şeyin aslında dönüşümlü olarak bilincinizi ele geçiren bir dizi fikir olmasıdır."
“Biri Sevgili'nin kapısına gitti ve kapıyı çaldı.
Bir ses sordu: "Kim var
Merhabalar
"Bu kitap sana tüm yol boyunca mutlu ve mesut kalacağını hep başarılı, hep tatmin olacağını söylemenin çok ötesinde daha derin bir bilgiyi kalbinde hissettirmeye çalışacak. "Yol" un anlamını hatırlatarak, "yol"da yaşanan acı veya tatlı her deneyimi bambaşka gözlerle seyir etmeyi öğretecek.
Bir YOL
326 syf.
10/10 puan verdi
Kitap farklı bir fantastik hikaye sunuyor bizlere, çoğu zaman nefes tutularak okunuyor. Kitabı beğendim, yolculuğun yolu bilirsen ve vazgeçmezsen anlamlı olacağı öğretisi çok önemli. Şamanlar ile ilgili bilgileri hikaye içinde vermesi daha öğretici olmuş. Kıskançlık, Ayaz ve Şagram ile savaş aslında her insanın içinde yaşadığı bir savaş. Bu noktada farklı ama güzel bir benzetme yapılmış.
"Bu neden benim başıma sürekli geliyor?" diyorsan, bir Şaman öğretisi şöyle der:
"Ders, sen öğrenene kadar devam eder."
Bu alıntıya sonuna kadar katılıyorum. Çünkü yaşadığımız sorunlar derde dönüşmüş bir ders niteliğindedir. Önemli olan derdinden ders çıkarıp iyileşebilmektir. Freud bu duruma "Yineleme zorlantısı" der. Kavramı bilmeyenlere "travmatik bir tecrübeyi bir şekilde benzer koşullarda tekrar yaratıp tekrar yaşayarak travmanın yol açtığı nevrotik etkileri gidermeyi amaçlamak" diye tanımlayabilirim. Aslında bu bir eziyet biçimi değil, yaşayarak öğrenmektir. Çünkü insan öğrendikçe gelişir. Belki de unuttuğu yaşamı yeniden hatırlar.
Zaten insan bu tarz soruları (Neden ben?) kendine sormaya başlamışsa hisleri kronik bir hâl almış ve kurban psikolojisine bürünmüş demektir. Bu hislerin temelinde kesinlikle olumsuz duygular yatar. Zor gibi gözükse de bununla baş etmek, akışa güvenmek mümkündür. "Peki bunu nasıl yapacağız?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tüm seçimlerinizin sorumluluğunu alarak başlayabilirsiniz. Seçimlerin sonucunda verdiğiniz tepkileri gözlemleyip istemediğiniz olayları hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Yani elinizde mevcut olan gücü kullanarak kendinizi anlayabilirsiniz. Bunları yaparken kesinlikle kitaplar rehberiniz olsun.
Tıpkı "Sen Tesadüf Değilsin" gibi...
Ancak okuyarak ve kendinizi anlayarak hayatın kurbanı değil de hayatınızın başrolü olduğunuz gerçeğini benimseyebilirsiniz.
Şamanlar Türk budunu için en büyük zenginliklerden biridir. “Şaman Kız” kitabında Şamanlık öğretisi fazlaca detaylandırılmamış olsa da motifler hakkında ön bilgi sağlayacak kadar yeterli bir kitap.
Yaklaşık 10 yıldır kitapligimda okumayı bekleyen bu kitabı farklı zamanlarda elime aldım ve her seferinde yarım bıraktım. Okul hayatı, iş hayatı bla bla derken bu yoğun tempo içerisinde sürekli bir engel çıktı karşıma. Ya da ben bunları birer engel olarak gördüm. Tıpkı zihnimde kendime koyduğum diğer engeller gibi. Son zamanlarda sevdiğim ve bilgisine güvendiğim farklı insanlar tarafından kitabı okumam konusunda öneriler aldım. Bazı kitaplar tam da en ihtiyacımız olduğu an sunulur önümüze düşüncesindeyim.
Kitapta evrende var olan herşeyin sebebinin bilinç altı durumlardan kaynaklandığını anlatıyor. Kâinatta herkesin ve her şeyin bir uyanışı vardır ve bu uyanış genellikle dibi gördüğümüz anlarda gerçekleşir. Dibi görmek denilen şey aslında o kadar da kötü değil sonsuzluğu yaratan ilahi gücün belirli dönemlerde bizi paçalarımızdan tutup silkelemesi olarak düşünebiliriz. Uyanış durumu; kimi zaman acıklı bir aşk hikayesi, kimi zaman büyük bir hastalık, kimi zaman kayıplar, haksızlığa uğrama hakettiği değeri görememe, bazen ne yaparsam yapayım şu koca dünya ya yaranamıyorum hisleri ile başlar. İnsan bu yaradılış sahnesinde ne zaman kendine "Bu olaylar neden benim başıma geliyor? Bunlardan almam gereken dersler nelerdir? Bu olay bana ne öğretti? Sorularını sormaya başladığı an bazı şeylerin zihninde berraklaştığını görür. Var olan hiç bir şey sebepsiz değildir. Aynı olayları tekrar tekrar yaşıyorsak durup düşünmemiz gerekiyor. Bir şaman öğretisi der ki:" Ders sen öğrenene kadar tekrar eder."
MUTLU OLMANIN EN KESTİRME YOLU İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Mutlu olmanın yolları üzerine o kadar çok kitaplar yazılmış, sözler söylenmiştir ki.
Fakat galiba bunların en kısa, kolay ve kesin yolunu bize Arthur Schopenhauer Mutlu Olma Sanatı kitabında açıklar.
Zira ona göre dünyada bütün mutluluklar bir yanılsamadan ibarettir ve esas olan mutsuzluktur.
Bu sebeple de mutlu olmak için, hayattan
Başka zamanda olsa anlamını hepimizin bilemeyeceği bir kelime, şimdi hem hayatımızı hem de hayal gücümüzü kaplıyor. Pandemi.
Bu süreci yaşamıyor olsaydık distopik bir kitap okuduğumu bile düşünebilirdim lakin pandeminin nedeni değişse de etkisinin aynı olduğunu deneyimlediğimiz bir dönemdeyiz.
Bu sefer dünya çiçek hastalığı pandemisiyle
Yeşim Demir'in gerçeğe dayalı olarak yazılmış son kitabı olan Fatima'nın yorumuyla geldim. Kitap bitti ama biterken beni de bitirdi. Daha önce de okuduğum Ortadoğu coğrafyasında yaşayan kadınların, kadın olmanın zorluğunu Fatima'da bambaşka duygular ve bilgilerle birleştirdim.
Kitapta verilen bilgi ve kaynakçaları çok sevdim. Örneğin siz biliyor
