Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanzimat döneminde, çılgınca dışa borçlanma yıllarının Boğaziçi yalıları ve Çamlıca köşklerindeki görkemli hayatım anlatan Abdülhak Şinasi için. Bahariye Caddesi’ndeki bu küçük kagir evin üç odasına tıkılmak ve sonra konfordan söz etmek gülünç olabilirdi. Haşim’in ömrünü para darlığı içinde geçirdiğini iyi bilen bir eski arkadaşının, aşağıdaki satırları yazmamış olmasını gönül isterdi: «Zavallı bu yaşlı çocuk, hâlâ sağlam bir muhakemeye varmayarak o zamana kadar geçirdiği sadelik hayatı içinde ihtimal ki bir karyolası bile bulunmayan bir odanın yoksul halini bir nevi lüks telâkki edebiliyordu. Halbuki insan İstanbul gibi bir şehirde oturunca denize ve geniş bir ufka bakan penceresinden istifade edebilmesi lâzım gelmez mi?» (Abdülhak Şinası Hisar, Ahmed Haşim Yahya Kemâl’e Veda, s. 72,)
Bu gece, gidiyorum. Gitmek, ne korkunç bir sözcük. Vedalaşmak, gitmek, bırakmak, terk etmek, ayrılmak… Tek bir veda bütün bir ömür sürüyor.
Reklam
Sanki, uzun bir yolculuğa çıktım Ve ben yanıma hiçbir şey almadım. Sanki mühim bir işim varmış da Ben onu yapmayı unutmuşum gibi. Eksikliğini fazlasıyla hissedebiliyorum Sanki farkında olmadan bir şeylere veda ettim. İçimde beni endişelendiren bir burukluk var. Rahatsız eden koskocaman boşluk var. Bilemiyorum, belki de gelip geçici bir şeydir. Ya da ben bu aralar fazla duygusalım. Anlayamıyorum..
Edip Cansever
Edip Cansever
Sanki, uzun bir yolculuğa çıktım Ve ben yanıma hiçbir şey almadım. Sanki mühim bir işim varmış da Ben onu yapmayı unutmuşum gibi. Eksikliğini fazlasıyla hissedebiliyorum Sanki farkında olmadan bir şeylere veda ettim. İçimde beni endişelendiren bir burukluk var. Rahatsız eden koskocaman boşluk var.
“Veda etmek. Aslında isin en zor yanı buydu: İnsan bir kez akıl hastanesine girdi mi, delilik dünyasında var olan özgürlüğe alışıyor, hatta ona bağımlı hale geliyordu.”
Çek silahını vur beni. Yoksa ben seni vuracağım. Dayanamıyorum çünkü güzelliğine; başkalarının seni görmesine dayanamıyorum, ne yapayım kıs­kançsam, evet, kıskancım, bir kıskacım kıskacına veda sıkışmış.Yaralı bir çakal gibi yanaşıyorum sana, yaramı sar, koynuna al beni, korkma, kırmızı gözlerimde yakaladığın vahşet değil, saldırı değil, intikam hırsı değil, inan, hüzün! Sev ıslak tüylerimi. Şevkate ihtiyacı olan bir canavarım ben.
Sayfa 39
Reklam
Ben de şehrin sokaklarındaki şu yapraklardan biriyim; ebediyen yaşayacağını zannederken ne olduğunu anlamadan ölüveren, güneşi ve ayı seven, yanından geçen otobüsleri, gürültülü tramvayları izleyen, kimse incelik edip söylemediğinden kış diye bir mevsimin geleceğini bilmeyen yapraklar. Hayatın olabildiğince tadını çıkarıp bir gün sararırlar ve ağaç onlara veda eder. Görüşürüz demez, elveda der; çünkü asla dönmeyeceklerini bilir. Yaprakları çabucak dallarından ayırsın ve onları uzaklara götürsün diye rüzgârdan yardım ister. Ağaç ancak dinlendiğinde büyüdüğünü bilir. Büyüyüp geliştikçe saygı görür. Çiçekleri daha da güzelleşir.
Veda etmek özgürleşmektir. Her affediş yeni bir başlangıca zemin hazırlar.
432 syf.
·
Puan vermedi
SOKAK NOBETCİLERİ♡♡♡♡
Sonu mutlu bitmesine rağmen 1 saat hıçkıra hıçkıra ağladığım o kitap... Sana teşekkürlerimi borçluyum. Sayende 'her zaman bir çıkış yolunun olduğunu' öğrendim. Üzülürken beraber, gülerken beraber güldük. Sizden fazla olmasın, en acı anlarınızda ağlamak, en mutlu anlarınızda kalbim yerinden çıkarcasına mutlu olmak çok güzeldi. ♡♡♡ Hayır,
Sokak Nöbetçileri 4
Sokak Nöbetçileri 4Aslı Arslan · İndigo Kitap · 20231,200 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.