Bir zamanlar, fakir ama gururlu bir site vardı, yavrucuğum.."😆😆
Reklam
Bir zamanlar acımasız, zorba ve zalim bir hükümdarın sarayın duvarlarında ateşle yazılmış kelimeler görülmüş: Mane tekel fares!
Tanıdığımız herkesin hayatta olduğu, ölümsüz yıllardı o zamanlar. Herkes çivi gibi, dipdiri ayaktaydı. Teyze, amca dediğimiz insanlar dahi en fazla bizim şimdiki yaşımızdaydı. İnanmıyorsan git bak, bütün o teyzeler hâlâ en vatkalı, en permalı halleriyle ordadırlar. Rüya gibi... Sanırım bu nedenle rüyalarımda çocukluğumu görmüyorum. Bir rüyanın rüyası kolay kolay görülmüyor.
Sayfa 44 - Yapı Kredi Yayınları (Dün Gece Ansızın)Kitabı okuyor
Hayatta durmaksızın mükemmellik arıyoruz. Maddi hayatımızda mükemmellik arama arzumuz, aslında ruhun bir zamanlar en mükemmel olanla, Allah'la birlikte olmasıyla ilgilidir. "Allah güzeldir, güzeli sever." (Müslim) O zaman insan da güzeli sever! Mükemmeli arar ve bu arada, daha güzel eve, kıyafete, arabaya sahip olmak, daha güzel, daha güzel... Ama bunlar içimizdeki o arayışı tatmin eder mi? Kesinlikle hayır, çünkü Allah'ın mükemmeliyetinden yoksun kalmanın eksikliğini hiçbir şey dolduramaz. O yüzden, iman eden biri, ancak geldiği yere, yani Allah'ın huzuruna geri döndüğünde tamamen tatmin olur, itminan bulur.
Bütün duyguları delice yaşıyorum, çünkü bir zamanlar hiç birşey hissedemiyordum.
Reklam
Okuduğum her şiiri, dinlediğim her şeyi sahi sandığım, ağrısını aha şuramda duyduğum zamanlar ki bu zamanlar benim bütün ömrümdü, dünyayı kalın ve ağır, çok ağır hareketli, sisli bir perdenin arkasından gördüğüm ve onun hiçbir hareketine karışmadığım zamanlar, ben ve duygularım varken sadece ve benden ve duygularımdan habersiz ağır ağır kımıldayan dünyanın içinde sallandıkça ve bu sallanışta ben sonsuzluğu ve onun sonsuz kederini hep çepçevre dışımda duydukça, bazen kollarımın altındaki havanın ağırlığı, bazen gözlerimin önündeki süresiz boşluklar başıma bir uğultu verse ve ben bu uğultuyu gizleyerek hiç ses yokmuş, çıt çıkmıyormuş gibi davransam da, seslerin, kıpırdanışların, inceden gülmelerin, bağırmaların içinde her şeye lakayt dursam da, yaşadığımı ve bu iniltili şeyin benim yaşantım olduğunu duyduğum, sezdiğim, küçüldüğüm, azarlandığım her şeyin aslında gerçek olduğunu biliyordum; biliyordum da buna dayanamıyordum.
İletişim Yayınları
Dünyanın her yanı onun bir zamanlar yaşamış olduğunu ve benim de onu kaybettiğimi gösteren korkunç anılarla dolu!
Ortalama bir faşist milliyetçi budur!
Foxá haklıydı: Savaşın sonundan öldüğü güne kadar, Sánchez Mazas belki de yalnızca bir milyonerdi. Çok fazla milyonu olmayan, ruhsuz, biraz yozlaşmış, pahalı tutkuların -saatler, bitkiler, sihir, astroloji- ve bir o kadar aşırı edebiyat tutkusunun esiri bir milyoner. Ömrünün kalanını "vie de château"¹ sürdürerek uzun mevsimler kaldığı
Reklam
İstanbul!Bir zamanlar içinde güzel günler geçirdiğim şehir.
Umutsuzluğun insanı çepçevre sardığı zaman­lar, ortam, bütün değer ve önemini yitirir. İnsanı kuşatan hava, aydınlığını kaybeder, ortalık kara­rır, etrafı bir sis sarar.
Gelin bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar! Bana kötü bana terkettiğiniz düşünceleri verin o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar onları verin, yakınmalarınızı artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar ben aştım onları dediğiniz ne varsa bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı verin bana verin taammüden işlediğiniz suçları da.
O zamanlar geçti. Ya da belki de geçen benim, çünkü zaman durağandır. Bir gün bunu anlayacaksın. 📚| Güneşi Uyandıralım, José Mauro de Vasconcelos
O zamanlar José Antonio, Oswald Spengler'in, "son dakikada uygarlığı kurtaranların daima bir avuç asker olduğu" yolundaki cümlesine atıfta bulunmaktan hoşlanırdı.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.