Bir Gecelik Tutuklanma: 14 Mart 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Atsız'ın tutuklandığına dair bir haber vardır: "Yazar Nihal Adsız, hakkında kesinleşmiş bulunan bir yıl iki ay hapis cezası için çıkarılan yakalama müzekkeresi uyarınca Emniyet Müdürlüğü İnfaz Bürosu tarafından dün tutuklanmıştır." (Akgöz 2016: 232'den). 12/13
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Reklam
Uğruna savaştığım tek şey senken mi?
“Ben sarılmak istiyorsam sen daha fazla istiyor musun?” Uzun bir süre cevap vermeyince istemeyerek de olsam gözlerimi açtım. “Benden bıktın değil mi?” diye fısıldadım. Yavaş yavaş başını bana çevirdi. Başını iki yana salladı. “Seni incitmek istemiyorum,” dedi. “İncitebilirsin. Benim seni incittiğim gibi.” “Senden intikam almıyorum. Ama...” tekrar tavana döndü ve yutkundu. “Bir yerden gidiyorsan, git. Bir yola giriyorsan o yolda gerçekten yürü. Ben seninle birlikte yürüyebileceğimize olan inancımı kaybettim. Sana güvenmiyorum. Senin benim karanlığımı aydınlatabileceğine inanmıştım ama sen tüm diyara ışık saçmak istiyorsun. Bunu istemende bir sorun yok, bu bir hata ya da yanlış değil. Sadece aynı şeyi istemiyoruz. Senin ışığını kesmem ama senden medet ummayı bıraktım. Bırak artık karanlığa alışayım. Sana sarılmak istiyor muyum?” Yeniden gözlerini bana çevirdi. “Tabii ki istiyorum, Ama her seferinde geri çekileceğini bilerek sana sarılmanın nasıl bir işkence olduğunu biliyor musun? Kanatlarımı kopardılar, Nova. Ve seni her bıraktığımda ben kollarımı da koparmak istiyorum. Burada olmak istiyorsun ama burada kalmak istemiyorsun. Seni suçlamıyorum ama kalan gücümü savaş meydanına saklıyorum. Seninle savaşacaksam bu sadece meydanda olacak artık.” “Benim için değil bana karşı savaşıyorsun. Artık.” “Attığın her adım bizi buraya sürüklerken bunun olacağını bilmiyor muydun?” diye hesap sordu. “Seninle savaşmak istemedim, benim yüzümden kendi savaşında yenilmeni istemedim.” “Uğruna savaştığım tek şey senken mi?”
Sayfa 676 - Dex yayınları, Darenova.Kitabı okudu
İzlemek istediğim videolar, oynamak istediğim oyunlar var. Okul, ödev, sınav üçlüsü benim bu keyifli zamanlarımdan fena halde çalıyor. Peki ama ne cüretle? "Nefeees, ödevler bitti mi de hala telefonla oynuyorsun! Bırak o telefonu elinden, hadi!" "Tamaaaam, bırakıyoruum." Bacaklarımı karnıma doğru çekerek telefonu dizlerimin üzerine koydum. Annem sadece " Telefonu elinden bırak," demişti. Ben de bıraktım işte. Sonuçta ben söz dinleyen bir çocuğum. En sevdiğim videoyu izlerken yine o sesi duydum. "Nefeees, sana o telefonu bırak demedim mi?" "Bıraktım anne! Elimde değil zaten." "Peki o ses nereden geliyor?" "Telefondan." "Hani bırakmıştın telefonu?" "Eee, bıraktıııım..." ......................................................... " Bıraktım ya anne, görmüyor musun? Bak elimde tutmuyorum ki! 'Elinden bırak' dedin, bıraktım."
"Fakat sana dair birçok şey biliyorum artık. Öncesinde elimde sıfır vardı." "Bu yine de oyun oynaman için yeterli bir neden değil." "Bazen kafesindeki kuşu özgür bırakırsın, uçuşunu izlemek için değil; gittiği yollara bakmak, rotasını öğrenmek için," diye başladı. "Seni Rusya'dan alıp evime getirdim. Esir almak için mi yoksa hareketlerini izlemek için mi getirdim? Her defasında bir şeyler yaptığının farkındaydım ama sessiz kaldım. Sesimi bilerek çıkarmadım. Niye çıkarmadım? Kuşun uçuşuna değil, çizdiği rotasına bakarım." Yüzündeki ifade daha belirgindi. Başa baş ilerlediğimiz bu oyunda ikimizin de kaybetmeye gönlü yoktu. "İki kere seni özgür bıraktım, üçüncüye ne yapacağını tahmin etmek zor olmasa gerek," diye devam etti. "Kuş ölür Hisar, sen uçuşunu hatırla. Ben çizdiği rotayı hatırlayacağım." Kuş ölür, sen uçuşunu hatırla. Ben çizdiği rotayı hatırlayacağım. "Kuşu bırak uçsun," dedim meydan okuyan bir tavırla. "Nasılsa bir gün ölecek."
Sayfa 309
ayrılık mektubu
Ortalık henüz tamamen kararmamış olduğu halde perdeleri kapadı ve lambayı yaktı, masanın başına geçerek, kurşunkale­miyle ve acele acele yazmaya başladı: "Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilir­sin ... Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen
Sayfa 261
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.