Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
biraz uzun ama mevzu özetlenemez.
Lassalle’ın ölümünden bu yana, bizim partimizde, ücretin, göründüğü gibi emeğin değeri ya da fiyatı olmadığı, aksine, sadece emek gücünün değerinin ya da fiyatının maskelenmiş bir biçimi olduğu bilimsel kavrayışı yerleşiklik kazandı. Böylece, hem bugüne kadarki tüm burjuva ücret anlayışı hem de bugüne kadar aynı anlayışa yöneltilmiş olan tüm eleştiriler kesin olarak bir kenara atılmış ve ücretli emekçinin, kendi yaşamı için çalışma, yani yaşama iznine, sadece, kapitalist (ve dolayısıyla artık değeri onunla birlikte tüketenler) için belirli bir süre boyunca karşılıksız olarak çalıştığı sürece sahip olduğuna; bütün bir kapitalist üretim sisteminin merkezinde, söz konusu ücretsiz çalışmanın, iş gününün genişletilmesi ya da üretkenliğin geliştirilmesi, emek gücü yoğunluğunun artırılması vb. yollarla uzatılmasının bulunduğuna; dolayısıyla da, ücretli emek sisteminin bir kölelik sistemi olduğuna ve bu köleliğin, işçiye ister daha fazla isterse daha az ödeme yapılsın, emeğin toplumsal üretici güçlerinin gelişmesi ölçüsünde ağırlaştığına açıklık kazandırılmıştı. Ve bu kavrayışın partimizde giderek daha fazla yerleşiklik kazanmasından sonra, Lassalle’ın dogmalarına geri dönülüyor; oysa artık biliniyor olmalıydı ki, Lassalle, ücretin ne olduğunu bilmiyor, aksine, burjuva iktisatçılarının peşine takılarak, sorunun görüntüsünü onun özü kabul ediyordu.