Eserin içeriğinden bahsetmeden önce fiziki yapısından söz açalım. Son derece kaliteli bir baskıya ve kağıt yapısına sahip. Arapça tıpkıbasımının yanında Türkçe çeviri metni yer almaktadır. Böyle güzide eserleri kazandırdıkları için Yazma Eserler Kurumu Başkanlığını tebrik ediyorum.
İki risaleden oluşan eserin ilk bölümünde nefis ve nefsin özelliklerinden bahsediliyor ve nefsin rüya ile ilgisine atıf yapılıyor.
İkinci bölüm ise rüya ilmine ayrılmış. Rüyaların tevilinden ziyade bir ilim olarak “rüya tabiri”nin nasıl icra edilmesi gerektiği üzerinde -birkaç örnek verilerek-durulmuş.
Sultan Yıldırım Bayezid’e sunulan bu eserde değişik bilgiler mevcut. 15.yy.da alimlerin bilimsel meselelere bakışlarını yakalayabileceğimiz bu eserde görmenin oluşumu,sesin yapısı gibi bugün gelişmiş teknolojinin imkanlarıyla öğrenebildiğimiz pek çok bilginin öncelleriyle karşılaşıyoruz.
Kaynanalara karşı isyan başlattırır
Lisede öğretmenimizin isteğiyle okuyup sonunun etkisinden çıkamadığım kitap. Gerçekten, bir kötü kaynana nelere sebep olabilir tam olarak kanıtı bu kitaptır. Destansı bir aşk yok, bundan emin olun, destansı bir şanssızlık silsilesi var. Başlayın ve birkaç saat içinde bitirin, zaten çok kısa bir kitap ve dilinin de zorlamadığını düşünürsek çerezlik okunabilir.
Yine bir hokey romantizmi ile karışınızdayım. Her ay bir ya da birkaç tane okumak iyi geliyor. Hemen konusundan bahsetmem gerekirse Jamie profesyonel hokey liginde bir kaleci. Annesinin panik atağı sebebiyle onu yalnız bırakmamak için kendi şehrinin takımına transfer oluyor. Pippa ise müzisyen olmak isteyen ama eski erkek arkadaşının grubuyla çalışırken ondan ayrılınca başka bir meslek yapmak zorunda kalan bir kızımız. Bir gün eline bir fırsat geçiyor ve Jamie'nin asistanlığını yapmaya başlıyor. Böylelikle de ev arkadaşı oluyorlar. Aslında ikisi liseden birbirlerini tanımalarına rağmen tanımazlıktan geliyorlar. Hatta Jamie, Pippa'ya soğuk ve huysuz davranıyor. Bunun sebebini ve Jamie ile Pippa’nın gelişen ilişkisini okuyoruz. Kitap güzeldi ama Jamie'nin annesine olan takıntısı biraz fazla gibi hissettim yani beni daralttı. Bir de Pippa’nın olur olmadık yerlerde eski sevgilisini anması var tabii. Okurken bunlar dışında rahatsız olmadım açıkçası. Smut sahneleri biraz fazlaydı, çok okumaktan rahatsız olanlar için sıkıcı gelecektir. Onun haricinde kolay okunan güzel bir kitaptı. Hokey romantizmi arayışındaysanız okuyabilirsiniz. Ben Pippa'nın ablası Hazel ve Rory'nin kitabını daha çok merak ediyorum şuan.
ahh Kafka...
Kafka, tanışmalarının ardından yaklaşık bir ay sonra Felice'ye ilk mektubunu yazarak yaklaşık beş yıl sürecek olan ilişkilerinin ilk adımını atar. Felice bu süreçte yazılan mektuplara Kafka'nın isteği üzerine uzun yıllar sadık kalıp, onları saklar. Ne var ki ileri yaşlarda, sefaletin vermiş olduğu etkiyle mektupları bir yayınevine
Masal Masal İçinde adıyla yayımlanmıştı
Bir acayip kitap Khimaira.
Öncelikle kitabı aldınız ve son sayfaya baktıysanız, sakin olun! Basım hatası yok, yarım bir cümleyle bitiyor Ve John Barth’ın oyunlarından sağlam zihinle çıkıp son sayfaya geldiyseniz de tebrikler Bir kitap alışverişi yapın, bunu hak ettiniz:)
Khimaira üç bölümden oluşan postmodern mitoloji romanı, birkaç detayla
“Mutlu bir ülke gibiydi çocukluğum, babamın mutlak egemen olduğu!”
Arturo’nun Adası’nın uzun zamandır baskısı yoktu, #canmodern diziden yayımlandı @sirinetik
Kitabın alt başlığı Bir Çocuğun Anıları. Arturo Porcida Adası’nda (3-4. görsel) geçen çocukluğunu anlatıyor. Annesi doğumda ölmüş, babası sık sık seyahatte ve ‘Oğlanlar Evi’ denilen evinde erkek hizmetkarlarla kalıyor. Evin daha önceki sakini kadınları sevmediği ve eve kabul etmediği için eve halk tarafından böyle bir isim takılmış, hurafelerle karışık. Arturo sadece anne sevgisi değil, kadın sevgisini ya da şefkatini hiç görmemiş bir çocuk. Birgün babası Arturo’dan birkaç yaş büyük bir kızla evleniyor ve Arturo’nun narsist erkeklerin egemenliğindeki dünyası da değişmeye başlıyor. Arturo’nun çocukça anlamlandırmaları, bastırılmış arzuları, trajik ilgi arayışları çerçevesinde şekillenen bir hikaye. Hayatta kendi trajedisini hazırlıyor, Dünya Savaşı yaklaşmakta…
Elsa Morante’nin anlatımını sevdim, okudukça içine çeken bir hikaye ve akıcılığıyla da çoğu okura hitap edecektir. Şadan Karadeniz önsözde Morente’yi keşfetmesini anlatıyor, Bilge Karasu bu kitap için ‘Zamanım olsa hemen çevirirdim.” demiş…
#şadankaradeniz çevirisi
#nükhetpolat editi
Öztürkçe çeviriye bazı okurlar mesafeli, ben de pek anlaşamam. Bu kitapta bu sorunu yaşamayacaksınız:)
