İnsanın en çok korktuğu şey ne? Başarısızlık mı? Başarısız olmaya alıştıysa... Belki de sevdiği birini kaybetmek? O zaman sevdiği birini kaybettiğinde ne oluyor? Korkusuz mu oluyor o insan? Hayır! Bu sefer de yaşamaktan korkuyor. İnsan galiba canlıların en korkağı oluyor bu durumda
Oyun oynamanın sebebi oyun oynarken kısa bir süreliğine de olsa insanın hayatındaki sıkıntılarından arınmak istemesidir. Lakin filmi izlerken bir sebebi daha dank etti kafama. Bu sebebi de şöyle açıklamak istiyorum. Hayatta aynı seviyede olmadığını düşündüğün bir kişiyle oyunda eşit seviyede oluyorsun ve ona, çevrendekilere ondan daha başarılı olabileceğini kanıtlama imkanın var. İşte bence Phiona’nın başlamasının sebebi bu. Kısacası bir oyun oynanması için sadece bir sebep yoktur. Her farklı bir kişi için farklı bir sebep vardır. Benim oyun oynama sebebim hayatımdaki sıkıntılardan uzaklaşmaksa Phiona’nın sebebi herkesle eşit olduğunu göstermek olabilir. Peki o zaman sizin oyun oynama sebebiniz nedir?
Bu dizideki insanların alışagelmiş bir durum olarak gördükleri için ırkçılık yaptıklarını düşünüyorum. Çünkü beyaz kökenli insanların, siyahi kökenli insanlara kendileri farkında olmadan, bunun normal olduğunu düşünerek ayrım yapıyorlar. Günümüzde de devam eden kadın ayrımcılığı bu filmde eski zamandaki halini göstermekte. Özellikle o zamanda kadın olup üstüne bir de siyahi kökenliysen kendini göstermek için 2 kat daha fazla hatta belki de daha fazla emek vermen lazım. Bunu bu filmde 3 siyahi kökenli kadın tarafından izliyoruz.
Bu filmin bana kattığı iki mesajı sizinle paylaşmak istiyorum.
1) Eğer değişim istiyorsan sessiz kalmayıp değişim için çabalayacaksın.
2) Bir şeyleri değiştirme isteği için bile cesaret gereklidir.
"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir."
- Mustafa Kemal Atatürk
İstesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam
Susmasan konuşsan, sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü, bağrıma bassam
İnsan sahipsiz kalır ya
Anlar o zaman
Hep sendin hep özeldin
Nefes almak zor
Üstüm başım altüst olmuşum
Bana verilen candan hesap sormuşum
Bir varmışım bir yokmuşum
Acı çekerek ölmek için doğmuşum
Ömrümün en güzel yıllarında
Bir deli kara sevdaya tutulmuşum
Haberin yok mu zalim
Ben sen diye kalbimi mahvedip durmuşum
Bayağı bir bekledim boş
Yaşantım sanki bir savaş ve hoş da bazen
Ateş kesildiğinde ve de sular durulduğunda
Yoksa hep gülerdi insan, hep kalırdı masum
Saygıda bir kusur ettiğinde minnetin de değeri yok
Kafalarda hesaplar yapılır ve mesafeler konur
Fakat bu kalp unutmaz, unutamaz ki zaten
Git şimdi yoksa küllerimiz karışır
Sus şimdi bize susmak yakışır
Git şimdi yoksa küllerimiz karışır
Sus şimdi bize susmak yakışır
Dur kalbim artık bize de durmak yakışır
Yıldızlara bak, biz küçüktük
Demez miydin hep sevdikçe büyürsün
Gözlerini kapat biz büyüktük
Birbirimizden büyük sevdikçe küçüldük
Ve geçti zaman
Eridi sevdam
Doluyorsa gözlerim
Sendin sebebim
Korkuyor hayallerim
Tıpkı gençliğim gibi
Noktasıydın her şeyin
Ve bu hikayenin
Kediler ve şarkılar
Bize yeterli değil
Sana ben gerek
Belki resmederim gülüşünü her gün baktığım aynalara
Belki okşarım saçlarını unutmam kokusunu bir daha
Belki sen sanarım başkasını yaşarım böyle büyük korkularla
Aklımdan vazgeçiyorum senin için ve değer bu sana
Bu hayat da bizi böyle yakamızdan tutacaksa
"Hadi böyle yaşa" derken kalbimize sormuş mu?
Bu hayat da bizi böyle yakamızdan tutacaksa
"Hadi böyle yaşa" derken kalbimize sormuş mu?