Sabah 08:45 — “Bostana para ödemeyi öğrendim.”
İlk ders: Köylüden domates almak için önce şehirli gibi pazarlık edeceksin, sonra cüzdanına ağlayacaksın. Bu derste “yaşam” dediğimiz şeyin aslında her sabah bir şeylere para ödemekle başladığını fark ediyorsun.
10:30 — Sağlık Bakanlığı sisteminden “sporcu sağlık belgesi” almak için aile hekimliğine gittim. Doktor yok, muayene yok, sistem var.
İkinci ders: Paran varsa sağlıklısın, paran yoksa… geçmiş olsun.
250 TL veriyorsun ve sistem şöyle diyor: “Artık sporcusun!”
Ben de artık Ronaldo’yum, ruhsat elimde, nabzım bilinmiyor ama olur o kadar…
13:15 — Öğrendim ki bu ülkede artık “yaşam becerisi” denen şey, diplomayla, tecrübeyle, sağduyuyla değil; QR kodla, dekontla, sabırla ve ısrarla kazanılıyor.
16:00 — WhatsApp grubunda çocukların spor izni için 3000 TL yatırdığını öğreniyorsun.
Üçüncü ders: Yaşamak için artık çalışmak yetmiyor, sistemin dilini öğrenmek zorundasın.
Kodlar, kağıtlar, e-Devlet şifreleri, biyometrik fotoğraf, IBAN, SGK dökümü ve “onaylıdır” kaşesi…
Hayatta kalmak için tek şansın: Belgelerle konuşmak.
Akşam: Aynaya bakıyorum, sporcu belgesi elimde, bostan poşeti elimde, banka dekontları cebimde.
Ben bu ülkenin vatandaşıyım.
Ben yaşam becerisi uzmanıyım.
Ben, modern zamanlarda hayatta kalmayı öğrenen bir Türk kadınıyım.
Ve tek umudum, yarın sabah başka bir ödeme çıkmazsa, bugünümü başarmış sayacağım.