Schopenhauer, ilk kez Felsefenin Tesellisi'ni okurken karşıma çıkmıştı. Altı filozofun hayatlarına ve felsefi görüşlerine yer verilen bu denemede Kırık Bir Kalbin Tesellisi bölümünde Schopenhauer anlatılıyordu. Açıkçası orada okuduğum şeylerden sonra dünyaya tamamen farklı baktığımızı, aynı düşünebileceğimiz bir konu olmadığını hissetmiştim. Çünkü "Bugün kötü, yarın daha da kötü olacak ve en kötüsü olana dek de bu böyle sürüp gidecek." diyen biriyle ben yaşamı ve dünyayı çok farklı şekilde ele alıyorduk. Dünyaya karşı çok kötümser yaklaştığını hissetmiştim ama Mutlu Olma Sanatı'nı okurken önceden düşündüğümün aksine ona katıldığım kısımlar da olduğunu farkettim. Hala fazlasıyla kötümser ve yalnızca acıya odaklanmış bir bakış açısına sahip olduğunu düşünüyorum ama bazı hayat kuralları, düşündüğüm ama bir yandan dile getirme ihtiyacı hissetmediğim bazı şeyleri anlatıyormuş gibi de hissettim. Artık iki ayrı kutup olsak da birleştiğimiz bazı noktalar varmış, diye düşünüyorum.