Emilia yorulmuştu. Yoğun bir gündü, Bay Ash'e günün raporunu verdikten sonra biraz dinlenmeyi planlıyordu. Ofisin kapısını tıkladı. "Girin." kapıyı yavaşça aralıyarak girdi içeri. "Bay Ash, yeni kazançlar elde ettik. Ayrıca karşı kalenin ajanlarından birkaç kişiyi yakalamayı başardık." Ash bu duruma sevinmişti
Ruhum Gel
Bizim içimiz sonsuz alemlerle doludur. Bunu en iyi kim anlar aşık olan anlar. Bir kişi aşık olduğu vakit bu vücudun aslında çok küçük bir şey olduğunu ve içindeki devasa alemleri zoraki taşıdığını ancak taşıyabildiğini anlar. Asıl büyük alem insanın gönlüdür. O Allah'a dosttur. Allah'a dost olduğu için kuluna dosttur. Allah'a
Reklam
Hayatımda birisine yazdığım ilk şiirimdi bu... Eğer izin alabilir ve bir gamyon dayak yemezsem sonraki zamanlarda yorumlara etiketleyeceğim kendisini :) Bir sonbahar günü Kadıköy'de ağaçlar yapraklarını dökerken, deniz kenarında yapayalnız karşılıklı kahvelerimizi yudumlarken, neyle karşılaşacağımı bilmediğim için, heyecandan, korkudan, ve
Şunu fark ediyoruz ki vizyonlar eskiyor. Ve bir vizyonu tam elde etmişken, tam gerçekleştirmişken elinizde kalıyor adeta ve size diyor ki "yeni bir vizyon belirle." Siz tam bir vizyon belirlemişken "yeni bir vizyon belirle." E dur, daha yeni geldik, biz buraya kolay gelmedik, bir sefasını sürelim, bir günyüzü görelim, burada çok değişik şeyler hissedecektik, büyük hayaller kurmuştuk. Ortaokulda olunca bambaşka olacaktı. Şimdi sen beni yine işe koşturuyosun, hadi liseli olmak için çabala diye. E liseli oldum, tam onun heyecanını yaşayacakken beni yine işe koşturuyosun, diyosun ki yeni bir vizyon, eski vizyon bitti, üniversiteli olacaksın. (...) Nerede öyle bir vizyon olsun ki, ben ona kavuştuğumda gerçekten, o beklediğim, umduğum mutluluğa derinlemesine, o coşkun sevince gark olayım. Yürüdüğüm yola değsin. Her defasında serap görmüş gibi.. Vizyonlarımız serap görmüş gibi. Koştur koştur geliyorsun, tam geldik mi diyorsun, geldin diyor ama bir şey yok. Hadi yeniden. Serap ileride. Bu kısır döngü, hayatın bize öğrettiği bir şey aslında. Diyor ki, eğer amacını benden seçersen, bendeki amaçların bütün türevleri, çeşitleri böyle. Elde edilince anlamını yitiriyor. Ve o düşündüğün, düşlediğin şeyi sana sağlamıyor. "Bunun için mi" dedirtiyor her defasında. Üniversiteden mezun oluyorsun, koştur koştur iş arıyorsun. İşi buluyorsun, koştur koştur eş arıyorsun. Eşi buluyorsun, "bu muydu" derken, deniyor ki "çocuk sahibi olmanız lazım". "Onun sahibi olunca olacak mı" diye soru soracak gibi oluyorsun, "neydi o olacak olduğunu düşündüğün şey?" Diyosunuz ki "neyse, neyse ben vazgeçtim."
Utanç
Akşam on bir olmasına rağmen karım hâlâ gelmemişti. Oysa iş yerinden saat onda çıkıyordu ve çoktan evde olması lazımdı. Cep telefonundan inatla aradım onu ama telefonu açmadı. Bugün haftanın hangi günü olduğu geldi aklıma. Günlerden salıydı ve benim inancıma göre uğursuz bir gündü. Çok tedirgindim, geçen her dakikayla birlikte, kan biraz daha
+236
Kimden entelektüel olmaz? "Üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. Bana, “Ne olmak istiyorsun?"dedi. “Entelektüel olmak istiyorum.” dedim. “Senden entelektüel olmaz” dedi. Şaşırmıştım, sonra, kırılgan bir ses tonuyla; “Dersinizi geçmeme rağmen, sürekli dersinizdeyim. Okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren,
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.