Bu arada şu hatırlatmayı yapmakta fayda vardır. Kurtuluş Savaşımız sırasında Fener Rum Patriği olan IV. Meletios, Anadolu'daki kiliselere şu talimatı göndermiştir: "Anadolu Hıristiyan toprağıdır. Bu savaşın sonunda Türkler tam anlamıyla hezimete uğrayacaktır. Yunan ordusu Megalo İdea'yı gerçekleştirmek için Anadolu'ya çıkmıştır. Bu sebeple Yunan ordusuna yardım edilmelidir.'
O günkü dünyanın en büyük ve o güne göre en modern iki ordusu, iki Türk ordusu karşı karşıya vuruştular. Bu orduların her ikisi de, iki büyük, eşsiz genelkurmay idaresinde idi. Bu kurmaylardan biri cihan fatihliği davasını güden Demir'in, diğeri de Avrupa'yı dize getirmiş olan Yıldırım'ın idi.
Sayfa 62 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
On gün içinde Yunanlar denize doğru üç yüz kilometrelik yolu aşarak gemilerine binip gittiler. Ve Türkler muzafferane, kıyıya ulaştılar. Fakat düşman ile aralarına deniz girmişti. Anadolu düşmandan temizlenmişti. Bu bir mucizeydi; ama Yunan ordusu gene kaçmıştı.
Sayfa 218Kitabı okudu
Bütün Türk halkı muhafazakâr ve dindar insanlardı. Ordu şimdilik kendisine sadık olsa da Sultan ya da Halife'ye yapacağı bir müdahalede askerler bile ona karşı gelebilirdi. O, ordusu olmadan bir hiçti.
Sayfa 216 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
…Dünyanın büyük bir bölümü ya gerçekten aptal ya da aptal numarası yapıyorlar. Müslümanlara karşı düzenlenen bu kapsamlı kara propagandanın birer parçası hâline gelmelerine baska bir anlam yüklenemez! "Radikal İslam" diye bir kavram türet. Karşısına da "Ilımlı İslam" diye ikinci bir kavramı koy. Bu iki unsuru da destekleyecek ve şişirecek donanıma sahip insanları tespit et. "Sizler kıymetlisiniz." diye sırtlarını okşa. İki tarafa da birbirinin haberi olmadan el altından destek ver. Sonra elindeki medya gücü ile tüm dünya insanlarına mesajlar yağdır. Bu radikalcilere terör konusunda planlar ayarla. Destekle. Topunu tüfeğini ayarla! Beyinlerini yıkayacak Joni ordusunu din alimi kılığında sok Orta Doğuya. Elleri etekleri öpülsün! Cihat emri versinler! Beyinlerini yıkadıkları gençlerin üzerine bomba yükleyip öldüklerinde Cennet'in bilmem kaçıncı katından tüm sülalesi ile yer garantili yalanlarla doldur. Yıka kafaları! Zaten boş olan beyinlere hurafeleri bir bir üfle! Al sana canlı bombalar. Teröristler. Canlı yayında da iki kafa kesme videosu yayınla. Bir kutbu yarattın sonra ikinci kutbu sok devreye. Ilımlı İslamcıları.. "Bunlar, onların ılımlıları" de! Sonra diğerlerini de bunlara karşı doldur. Al sana İslam grupları arasında vahşice savaş! Sonra çekil kenara izle birbirlerini yiyişlerini Şii-Sünni savaşları aynı altyapının sonucu oluşmuyor mu? Orta Doğu'yu karıştırmak o kadar kolay ki milyonlarca okumayan, araştırmayan, cahiller ordusu! Yıka beynini, ver eline el bombasını! Çıkar çarşıya, sokağa…”
Sayfa 100Kitabı okudu
Size bir de, Nizip vakasını anlatmak isterim:
Biliyoruz ki, Nizip'te Osmanlı orduları, Mısır ordularına mağlup oldular. Buna sebep, ordularımıza kumanda eden Çerkes Hafız Paşa'nın cehaleti idi. Düşman tarafın galibiyetinde etken ise, başkumandanları İbrahim Paşa'nın enerjisi, zekâsı ve bilgisi idi. Mareşal Moltke o tarihlerde Osmanlı ordusunda bulunuyordu. Ve ordunun kurmaylığını idare ediyordu. Mısır ordusuna taarruz zamanının geldiğini ve fir satın kaçırılmamasını, zaferin mutlaka Osmanlılar tarafında kalacağını israrla Başkumandan'a bildirdi. Fakat Hafız Paşa müneccimlerin oyunu almadan böy le bir teşebbüste bulunamayacağını söyleyince, Moltke şaşırdı kaldı. Ve nihayet müneccimler eşrefi saat'in henüz gelmediğini bildirince, Moltke istifa etti. Kabul edilmedi, fakat fırsat kaçırılmış oldu. Mısır ordusu hemen taaruza geçti ve Çerkes Hafız kumandasındaki Osmanlı ordusunu çil yavrusu gibi dağıttı. Moltke güçlükle kaçabildi.
Sayfa 91 - Kaynak Yayınları
Reklam
O, ordusu olmayan bir kumandandı: Para, güç ya da iktidar araçlarından herhangi birine sahip olmayan bir geçici hükûmetin başkanıydı.
Sayfa 121Kitabı okudu
Günün birinde Hariciye Vekil Vekili bulunuyordum. Alman büyükelçisini Atatürk'e götürdüm. Hoşbeşten sonra, Alman elçisi Atatürk'ten harp hatıralarını sormaya başladı. Sakarya, Dumlupınar meydan muharebelerinden söz açıldı. Atatürk: "Kumandanlarımdan birinin delice cesareti olmasaydı, Yunan ordusunu Konya tuzlu çölüne sokacaktım. Düşman ordusu orada fıçıya basılmış salamuraya dönecekti. Ve harp o vakit bitecekti. Hem de nasıl? Düşman kaçmaya muvaffak olamayacak, kendisinden haber bekleyenler de şaşıp kalacak ve boyuna haber soruşturacaklardı. Sonra öğreneceklerdi ki, Yunan ordusu tuzlu çölde salamura olmuştur! Böylelikle harp bir, bir buçuk yıl önce bitmiş olacaktı" buyurdular.
Sayfa 55 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
YAN BAKMA - Benden toprak isteyen Moskoſlara Yan bakma! Lâyık değil bu toprağa kem nazar, Bu toprak bize vatan, sana kanlı bir mezar!.. İstiyorsan kazdırmak mezar mezar üstüne, Bekliyoruz — haydi gel- genç, ihtiyar üstüne!.. *Yan bakma! Gafillere düşman güler, dost güler, İntikam hisleriyle bilenmesin süngüler!.. İndirirsem
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
101 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.