Dışarıyı izliyorum. Ara sıra geçen arabalar, sık sık geçen köpekler... Saat geçenin geçi.
Bir ışık yanıyordu evlerin birinde, söndü. Hava biraz esiyor. Bir sigara almak için içeri girdim. Girmişken bir su aldım, içtim. Sigaramı da alıp döndüm balkona. Döndüğümde ışığı kapanan ev tekrar aydınlanmıştı. Perdeye bir gölge yansıyordu. Önüne doğru uzandı, bir şey aldı. Ağzına götürdü. Çakmağın sesini duydum, perde kapalı ama cam açıktı. Ben de aynı anda yaktım sigarayı. Gereksiz bir uyum sağlama çabasıyla içtim. O kalktı, ben onu izledim. Işık tekrar kapandı. Nedense birazdan açılacağından emindim.
Şaşırmadım, yine geldi. Işığı açtı, aynı şeyleri tekrar etti. Ev sigara koktu diye bu defa balkon kapısına gitti. Kapıyı açtı, ışığı kapattı. Gitti. Sırt üstü yattı muhakkak. Tavanı izledi. Ama uyumadı. Uyuyamazdı.
Bu hikayeyi biliyorum ben, daha önce de okumuştum. Bir gölge oyunu. Yanlış yaşamlar üzerine kurulan, sessiz bir gölge oyunu. Her gece oynuyor benim penceremde.