İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında. Senin o güneş sarnıcı gözlerin Ölüm yası içindeki bir evde Olmaması gereken bir şey gibi, kırılan bir ayna gibi. Bu saatlerde. Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz Bu adamı ne kadar çok seviyorum, bu kuşu ne
Yara ve Tan
Usuyitik epeydir dökülmüyor. Ama dökülenleri topluyor herkes gibi. Aşağıda birinin döktükleri var. O topladığı için haberim oldu. Belki balyoz olur kimine, kimine anahtar. Belki bir başkasına pencere, bir başkasına duvar. Tohum ya da. Veya gübre: "İnsan kapitalist doğmasa da büyüdükçe kapitalistleşen bir varlığa dönüşmeye pek direnemez,
Reklam
Kendine İyi Bak
Kendine iyi bak bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde... "Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün
Başa gelen musibete şükür hâli.
Anlatıldığına göre âbid bir hanım, elinde yara çıkınca Allah'a hamd etmiş. Ona, "Eline bu musibet gelmişken nasıl Allah'a hamd ediyorsun?" demişler. O da "Sevabının tadı, sabrının acısını unutturdu." demiş.
Daha "Çocuk" yaa!!!
İliğimle kemiğimle bu çağdan, bu çağın insanlarından nefret ediyorum. Nefretim öyle birkaç sözcükle ifade edilecek boyutta değil! Midem yaşananları kaldıramıyor. Aklım hayalim duruyor, yaşanan her iğrenç ânı duyunca insandan, insan denen soysuzlardan katlanarak nefret ediyorum nefret ediyorum nefret ediyorum!!! Her güne yeni kötü bir haberle
-Gâyet Mühim bir Alıntı-
1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini dakika dakika sabırla çekiyorken
Reklam
gitmek mi istiyorsun? kanayacaksın, kapıdan çıkacak cesareti bulana kadar ve çıktığında küçüğüm, kalacaksın yaraların iyileşene kadar bu kısır döngü nefes aldığın sürece devam edecek zihninde ağlayacaksın, gözyaşlarını silemeyecek duruma gelene kadar kesilecek avuç içlerin kanayacaksın saçların örülemeyecek kadar kısalacak, dudakların öpülemeyecek kadar kuruyacak, ciğerlerin nefes alamayacak kadar sönecek yara bandı tutmayacak açık yaraların, neşter kesti iğne dikmeyecek. ipler yeterince uzun değildir, bilirsin kavuşamazlar sevdiklerine bana nasıl bir kalp verdiğinin farkında değilsin, zehir pompalıyor zihnime ve bir kapı görmediğinde artık dört duvar arasında anlayacaksın, yalan söylediler küçüğüm, bize yalan söylediler Bu dünya gerçek cehennemdi ve senin kolların cennetine hiç yetişemedi
Bu kalabalık bunaltıyor artık. Varlıkları değil, sesleri. Koca bir gürültü koca bir kıyamet, asıl duymamız gerekenleri gizliyor gibi. Ayhan Geçgin, "İnsan sesinin olmadığı bir yere gitmek, durmak, sadece boşluğu dinlemek istiyorum. İnsan sesi, dinlemem gereken şeyi işitmemi engelliyor." der. Öyle bir his sevgili okur: Kısacık bir
İhmal de Kaderden Sayılır mı?
Yorgun argın dönmüş işten Karnı aç ama yemek yemeye bile üşeniyor Geçti uzandı yatağına, üzerini değişmeden hemde Biraz dinleneyim kalkarım nasıl olsa derken Uykuya dalmış gözleri, hem de ağır uykuya Telefon çalmış duymamış Komşu kapının ziline basmış uyanmamış Annesi eve dönmek için yola çıkmış meğer Oğlu otogardan kendini alsın diye telefonu o çaldırmış, komşuyu kapıya o yollamış Gözünü açmış çocuk, saat gece bir buçuk Telefona bakmış beş cevapsız çağrı Hemen geri aramış konuşmak için Çalıyor ama açan yok Ablasını aramış sonra "annem beni ne için aramış" diye sorunca Sesi ağlamaklı bir şekilde: " hastaneye gel,annem taksiyle dönerken kaza yapmış, annemi kaybettik. Öldü annem senin yüzünden. Babamı ara çabuk! Bir işe yara, söyle yarın defin işlemlerini başlatsın." Başlatsın başlatsın da bir evlat bu acıyla nasıl yaşasın?
Sırat Köprüsü Nasıl Bir Yer? İlk Kimler Geçecek?
Bundan sonra cehennem köprüsü kurulur. Ümmetini onun üstünden en evvel geçiren ben olurum. O gün rasûllerin duaları “اَللّٰهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ: Allâhumme sellim sellim: Allah’ım, selâmet ver, selâmet ver!”dir. Sırat Köprüsü’nde saʻdân dikenlerine benzer birçok çengeller vardır. Sizler saʻdân dikenlerini gördünüz mü?” Sahâbîler: “‒ Evet gördük
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.