“Ey rahipler, eğitilmiş ve soylu öğrenci göz için nefret duyar, biçimler için nefret duyar, gözle edinilen bilinç için nefret duyar, gözle edinilen izlenimler için nefret duyar; her türlü duygu, hoş, kötü veya kayıtsızlık getiren, gözle elde edinilen izlenimlere bağlı olarak ortaya çıkar, bu nedenle nefret duygusu doğurur. Kulağa karşı nefret duyar, seslere karşı nefret duyar... buruna karşı nefret duyar, kokulara karşı nefret duyar... dile karşı nefret duyar, tatlara karşı nefret duyar... gövdeye karşı nefret duyar, elle tutulabilen şeylere karşı nefret duyar... zihne karşı nefret duyar, düşüncelere karşı nefret duyar, aklın getirdiği bilince karşı nefret duyar, zihnin edindiği izlenimlere karşı nefret duyar; her türlü duygu, hoş, kötü veya kayıtsızlık getiren, zihinle elde edinilen izlenimlere bağlı olarak ortaya çıkar, bu nedenle nefret duygusu doğurur. Ve bu nefreti duymakla, duygulardan uzaklaşır ve duyguların yok olmasıyla özgür olur ve özgür olunca, özgür olduğunun farkına varır ve yeniden doğumun tükendiğini, kutsal yaşamı yaşamış olduğunu, yapması gerekeni yapağını ve artık bu dünyada işi kalmadığını bilir.''
MahaVagga 1.21.2-4