Artık Baba’nın yanıldığını görebiliyorum; bir Allah var, her zaman da vardı. O’nu burada, bu umutsuz, yılgın koridordaki insanların gözlerinde görebiliyorum. Burası Allah’ın gerçek evi; O’nu kaybedenler O’nu yine burada bulabilir, göz kamaştırıcı ışıkları, göğe yükselen minareleriyle o beyaz camide değil. Allah var, olmalı. Şimdi dua edecek, ona yakaracağım; bunca yıldır O’nu ihmal ettiğim, yalan söylediğim, ihanet ettiğim, hiçbir cezaya uğramadan, özgürce günah işlediğim için... Bir de O’na, bunca zaman görmezden gelip şimdi sıkışınca, sırf ihtiyaçtan başvurduğum için beni bağışlamasını isteyeceğim. Kitabın söylediği kadar merhametli, verici ve rahim olduğu için O’na yalvardığımı açıklayacağım. Başımı eğiyor, yeri öpüyor, söz veriyorum; zekat vereceğim, namaz kılacağım, Ramazan’da oruç tutacağım, Ramazan bittikten sonra da orucu sürdüreceğim. Kutsal kitabındaki hiçbir sözü unutmayacak, çöldeki o boğucu kentte, hacca gidecek, Kabe’nin karşısında diz çökeceğim. Bütün bunları eksiksiz yapacak, bugünden başlayarak her gün O’nu düşüneceğim. Yeter ki duamı kabul etsin, şu tek arzumu yerine getirsin: Hasan’ın kanı elime bulaştı; oğlunun kanının da bulaşmaması için sana yalvarıyorum.