Olmuyordu. Huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu.
Bazı adamlar için yaşamak ne kadar zorlaşıyor farkında mısın? Hayatında ilk kez gittikleri bir devlet dairesinde cesaretini toplayıp da, asık suratlarıyla masalarının arkasında siper almış memurlara ne yapmaları gerektiğini soramayan adamlardan söz ediyorum. Saatlerce bekleyip de kendisine bir türlü sıra gelmediği halde, bunun sebebini sorma cesaretini bulamayan adamlar için gün geçtikçe her şey zorlaşıyor. ... "Orta iki terk" adamlar bunlar, sabah evden çıkarken saçlarına limon sürenler, radyodan haber dinleyip reel-politikten habersiz olanlar, annelerinin seçtikleri kızlarla evlenenler, sigarayı azaltarak bırakma duygusundan vazgeçmeyenler, çocuklarına kendi tuttukları futbol takımını sevdirebilmek için çabaya girişenler, yıllardır sakladıkları deftere şiir niyetine şarkı yazanlar. Oturdukları apartmanın kapıcısından bir şey istemeye utanan adamlardan söz ediyorum. Bakkala kendi gidenler, faturalarını kendisi ödeyenler. Yaşamak nasıl da zorlaşıyor bu adamlar için.
Reklam
Ebu Zer: “evinde ekmek bulamayanın, toplumdan zorla almaya kalkışmayışına şaşarım” der (çeviriyi yapan Hüseyin Hatemi’nin notu: metinde Ebu Zer’den nakledilen söz şiddetli bir söz olduğundan, hafifçe yumuşatılmıştır. “Evinde azık bulamayan kişi nasıl olur da topluma kılıç çekerek karşı çıkmaz, şaşarım.” mealindedir). Ben bu sözü -kimin söylediğini bildirmeksizin- batı’da naklettiğimde, bazıları bunun Proudhon’un sözü olduğunu sanıyorlardı. “Bu ağırlık ve kesinlikte bir söz Proudhon’un ne haddine?” diyordum. Bazıları da “Dostoyevski söylemiştir.” diyordu. Dostoyevski, “bir yerde bir adam öldürülmüşse, suça katılmayanların da eline kan bulaşmıştır.” der. Bu da bir bakıma doğrudur. Fakat Ebu Zer’in ne dediğine dikkat edin! Ebu Zer’in bu sözü bir “din”in sözüdür, din adına konuştuğunu iddia eden bir din adamının değil! Fransız İhtilâli’nden sonra söylenmiş, çeşitli etkilerin ürünü bir söz de değildir. Fransız İhtilâli’nden çok önce, gıfar kabilesinin çevre şartları içinde söylenen bir sözdür. Yoksulluğu doğuran, yoksulluğun doğmasına sebep olan kişilere karşı ayaklanılması, aç olan kişinin kendisini sömüren kişiye karşı ayaklanması değil, toplumdan hakkını zorla istemesi belirtiliyor. Niçin topluma, herkese karşı? Çünkü herkes bu toplumda yaşamaktadır. Herkes sömürücü olmasa bile, bu toplumda yaşayan herkes, benim yoksul ve aç olmam dolayısı ile sorumludur… sömürücünün eylemine katılmış demektir.
Gelenekleri kökünden sarsan bu "arsileşme" salgını sırasında, doğal olarak, zaman zaman, Reşat Nuri Güntekin'in Yaprak Döktümü romanında konu ettiği gibi, birçok aile dramı yaşandı ve bu hızla değişim içinde ne aradığını bilemeyen veya aradıklarını bulamayan birçok genç sağa sola savruldu.
Sayfa 120Kitabı okudu
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışıp çabalamaktan,yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışıp çabalamaya fırsat ve imkan bulamayan insan,kendisine verilen kısacık ömrü heba edip harcamaktadır.
Huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.