En berbat olanı, bu karanlıklarda tutunup sevilecek bir şey bulamayan ruhun, aşktan vazgeçişidir.
“Bana asıl tuhaf gelen, insanların yaşama o kadar önem verip, ölümü hiç takmaması. O büyük bilim adamları hayatı uzatmak için o kadar uğraşacakları yerde, neden daha mutlu bir şekilde ölmenin yolunu bulmaya çalışmazlar ki sanki? Dünyada benim gibi, ölmek isteyen ancak yeterli cesareti bulamayan yığınla insan vardır herhalde."
Reklam
Yaşamak için bir neden bulamayan kalpleri , nihayeti anlayacaktı ; derken söndü azimleri ve çabalar artık beyhudeydi. Umut yitirildi çünkü , kaybedildi! Umudunu kaybeden , yaşamaya dair bir neden bulamaz.
Ötenazi
Bu gücü artık bulamayan ihtiyarların ya da umarsız hastaların ölmelerine yardım etmeli. Beden tümüyle tükendiyse, hele beyin işlemez hale geldiyse, yaklaşan sonu hızlandırmalı (...) 1984’te yayınladığım Edebiyatta Utopya Kavramı ve Thomas More kitabından alıntılıyorum: “Hastalık hem çaresizce, hem de sürekli ve dayanılmaz acılar çektiriyorsa, hastanın yaşamı da ancak ölümle sonuçlanabilecek bir işkenceye dönüştüyse, rahiplerle hekimler, artık ölüme katlanması için hastaya öğütler verirler. Hastanın ölmekle hiçbir şey yitirmeyeceğini, olsa olsa acılarına bir son vereceğini söylerler... Hasta çoğu zaman uyuşturucu bir ilâçla uykuya dalıp, can çekişmenin acısını duymadan, kendi yaşamına son verir.”
Yapısal değer devrimi "Devrim"i kökünden yok etmiştir. Gönderen sistemlerinin ortadan kaybolması, önce, bundan böyle ortada üretimle ilgili hhiçbir toplumsal töz ya da emek gücüyle ilgili herhangi bir hakikatin içinde devrilmesi gereken hiçbir şey bulamayan devrimci gönderen sistemlerini ölümcül düzeyde etkilemiştir. Çünkü emek artık bir güçten çok diğer göstergeler arasında yer alan sıradan bir göstergedir. Tıpkı diğer sıradan göstergeler gibi üretilmekte ve tüketilmektedir. Emekten sayılmayanla, boş zaman değerlendirmeyle salt bir eşdeğerlik ilkesi çerçevesinde değiş tokuş edilebilmekte, gündelik yaşamaın tüm diğer alanlarıyla yer değiştirebilmektedir.
Sayfa 19 - Üretimin Sonu / KindleKitabı okuyor
Reklam
Günümüzde pekçok sayıda insan, kaygılarını aşırı denetim altında almalarının bedelini psikosomatik hastalıklarla ödemektedirler. Mide üsleri, bağırsak spazmı, hipertansiyon, astım, bazı deri hastalıkları ve diğer bir çok bedensel bozuklukların gerisinde doğrudan yaşanan duygular bulunur. Boşalım yolu bulamayan bu gerilimler ve kaygılar organlar aracılığıyla anlatım bulurlar.
Sayfa 92 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Kırlangıç, kırlangıç! Küçük bir sokakta, yoksul bir ev var. Bu yoksul evde çocuklarına yemek bulamayan çaresiz bir anne var. Kılıcımın kabzasındaki yakutu götürür müsün ona?
yüksek-moronlar etrafta daha hür bir şekilde dolaşabiliyorlar ve dışarıda geçirdikleri birkaç hafta sonra, oralarda umduklarını bulamayan pek çoğu buraya geri dönüyor. Dünya onları istemiyor ve onlar da bunu çok çabuk anlıyorlar.
Koridor Yayıncılık
Abdullah (b. Mes'ûd) anlatıyor: Evlenmeye imkân bulamayan gençler olarak Hz. Peygamber'in (sav) yanındaydık. Allah Resûlü (sav) bize şöyle buyurdu: "Ey genç topluluğu! Aranızdan evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan korumak ve iffeti muhafaza etmek için en iyi yoldur..." (B5066 Buhâri, Nikah, 3; M3398 Müslim, Nikah, 1)
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.