Ne kadar da yozlaştık ..
Müşterilerinden orta yaşlı olanı balık ekmeğinin fotoğrafını çekiyor, hemen arka fonda da dişsiz amca sırıtıyor. Gerçekten şaşırmamak işten bile değil! Sahi ne zaman bu kadar fotoğraf sevdalısı olduk, üstelik bu sayede her anımızı ölümsüzleştirmek adına bencilce yaşar olduk? Oysa insan bir kez olsun düşünmez mi o fotoğrafı paylaşırken, bulan var bulamayan var diye. Arkadaş listenden biri “bana ne kardeşim senin yediğin balıktan,” dese… Gerçi o zaman çare basit, onu arkadaşlık listenden silebilirsin, üstelik o sildiğin arkadaşınla tek muhabbet dahi etmedin, nereden tanıdığını ve ne zaman arkadaşlık listene eklediğini de bilmiyorsun. Terimlerimiz bile artık çok değişti; birbirlerinin telefonlarını inceleyen iki arkadaşın, “Seninki kaç mega piksel?” diye soruyor olması gibi. Eskiden olsa renkli mi renksiz mi, fotoğraf çekiyor mu ya da flaşlı mı diye sorardık. Derken dediklerimin temsilî resmi olan, ağzında sakız varmış gibi yayvan yayvan konu açan genç, “Ben fotoğraflarımı clouda yükleyeceğim, otuz iki gigabaytım nerdeyse doldu,” diye ekledi. Eskiden olsa filmdeki otuz altı pozun kaçının yanmadan çıkacağını düşünür, fotoğrafları saklamak için bir sürü albümler alırdık. Mum ışığında bakılan fotoğraflarımız vardı. Bir de şu selfie denilen çılgınlık yok mu, ne kadar yalnız olduğumuzun en büyük kanıtı. İnsan kendi fotoğrafını çeker mi hiç? Verirsin adam gibi birine çeker, ille fotoğrafçı olmasına da gerek yok hani.
Kimsesizler Postası
Kimsesizler Postası
Ünlü bir New York fotoğrafçısına ait 1950 lerde çekilmiş bir fotoğraf... ölümsüzlüğü bulamayan insanoğlunun anları ve hisleri ölümsüzleştirme çabasıdır sanatı doğuran. Bir yönüyle de hazindir aslında, ben burdan geçtim, bak bunu gördüm, burda yedim, şurda gezdim, şunu hissettim. Ben yaşadım ve ben vardım, seslenişi aslında. Kişisel gelişim kitapları " kendin için yaşa" dese de varlığımızı, başkasının onayı ve şahitliği ile anlamlandırırız.
Reklam
Biz sadece yaşamak istiyoruz, insanca yaşamak...
Şu günlerde 1K’da “kadına şiddet” kapsamında öyle güzel şeyler okunuyor ki, bu farkındalığın kıvılcımlarını atan ve güzel bir etkinlik başlatan
Adem
Adem
Bey’e ve O’nu destekleyen herkese teşekkür ediyorum. Ben bu etkinliğe sadece “İstanbul Sözleşmesi” ile katıldım, çünkü diğer kitapları okuyacak ve kaldırabilecek gücü kendimde görmedim. Çünkü
'Kendinden bahsetmenin kapısını sağlam bir kilitle kapat.' demiş Haris el Muhasibi. Ne güzel söz! Kendinden bahsedecek bir sebep bulamayan insan ne güzeldir. Sizi nasıl da rahat ettirir. Tevazu soylu ruhların süsüdür.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
O Benim
Tüm dünyanın yükünü üstünde hissedip kuş gibi uçan benim Her boşta doluyu gören ama bir türlü bulamayan benim Hiç bir fırtınadan korkmayan her esintide yere düşen benim Her şeyin en iyisini arayan kötüsünü bile bulamayan benim Barışık gibi görünse de kendiyle kanlı bıçaklı olan benim Herkes için aklı olup da kendine akıl yetiremeyen benim Dünyayı kurtarmak isteyip kendini kurtaramamış olan benim Varmış gibi davranan ama aslında olmayan benim
Hangi çiçek, diğerini sarı açtı diye ayıplar? Hangi kuş “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? Derisinden dilinden ötürü ölüyor insanlar.. Ah insanlar! Her şeyi bulan kendini bulamayan insanlar..
Stephen King
Stephen King
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.