Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

bülent can gökalp

Sabitlenmiş gönderi
''İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.''
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
·
30 saatte okudu
Empatik Bir Psikanalizden Kesitler
Empatik Bir Psikanalizden KesitlerSerge Tisseron
8.2/10 · 23 okunma
bülent can gökalp
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Bir Aşk Söyleminden Parçalar
Bir Aşk Söyleminden ParçalarRoland Barthes
8.5/10 · 267 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İçsel Çatışmalarımız
İçsel ÇatışmalarımızKaren Horney
8.7/10 · 322 okunma
244 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Reklam
İhtiyaç için çocuk dünyaya getirmek yanlış bir şey, yalnızlığını hafifletmek için çocuk dünyaya getirmek yanlış bir şey, insanın kendisine benzer bir kopya çıkarmayı kendine amaç edinmesi yanlış. Tohumlarını geleceğe doğru kusarak ölümsüzlüğü araması da yanlış, sanki spermler bilincini taşırmış gibi.
Çocuklarınızı yetiştirmek için önce kendinizi yetiştirmeniz gerek. Aksi halde, hayvani ihtiyaçlarınız ya da içinizdeki boşlukları doldurmak için çocuk sahibi oluyorsunuz demektir.
Neoliberal rejimin iktidar tekniği engelleyici ve baskıcı değil, baştan çıkarıcıdır. Akıllı bir iktidar girmiştir artık devreye. Yasaklamak yerine baştan çıkarmaktadır. İtaat yoluyla değil, hoşlanma yoluyla yaptırmaktadır istediğini. İnsanlar egemenlik ilişkilerine, tüketirken veya iletişim kurarken, hatta like butonuna tıklarken tabi olmaktadır. Akıllı iktidar, ruhu baskı altına almak veya disipline etmek yerine onun duygularını okşamaktadır. Bu güç bize suskunluk dayatmadığı gibi bizi sürekli paylaşmaya, katılmaya, görüşlerimizi, ihtiyaçlarımızı, arzularımızı ve eğilimlerimizi iletişimin dolaşımına sokmaya, hatta hayatımızı anlatmaya teşvik etmektedir. Günümüzün iktidar tekniği özgürlüğümüzü reddetmemekte veya baskılamamakta, bunun yerine sömürmektedir. Günümüzdeki özgürlük krizinin nedeni de budur.
Böylece egemen sırayla her bir bireyi güçlü avuçlarının arasına alıp kendince yoğurduktan sonra tüm topluma el atar, toplumun yüzeyini tek tip, kılı kırk yaran ve karmaşık, küçük kurallardan oluşan bir ağla kaplar. Öyle ki, en özgün zihinler ve en yaman ruhlar dahi kalabalığı aşıp gün yüzüne çıkamayacaktır. O iradeleri kırmaz ama esnetir, eğer ve yönlendirir. Nadiren eylemeye zorlar ama eyleme geçilmesine daima karşıdır. Yakıp yıkmaz ama doğmasına da izin vermez. Hiç tiranlık yapmaz, rahatsız eder, sıkıştırır, parlatır, söndürür, sersemletir velhasıl, her ulusu iktidarın çobanlık ettiği, uysal ve çalışkan bir hayvan sürüsüne çevirir.
Reklam
İnsanlar arası ilişkilerde ilişkiyi alış-verişe indirgemek; ilişkiyi, aldığını vermek diye tanımlamak; ilişkiyi, düpedüz bir aktarma diye yorumlamak, yok yere küçülmektir insanı. Bu ilişkilerde vermek söz konusu ama rasgele vermek, bir şey vermek, diyelim ki daha önce alınanı ya da alınana karşılık başka bir şeyi vermek, kendini vermek, özünü vermek, insan olarak bağlanmaktır.
Değişmek için yer değiştiren, gittiği yere kendini de götürdüğünü unutuyor.
Beğenilerimiz başkalarının beğenileriyle uyuşmayınca canımız sıkılıyor. Herkesin sevdiğini sevmeyince, herkesin kınadığını kınamayınca içimiz rahat etmiyor. Herkesin üzüldüğüne üzülmek, herkesin alkışladığını alkışlamak üzerine kurulmuşuz sanki. Herkes gibi düşündükçe düşüncelerimizin sağlamlığı artıyor sanısındayız. Bana özgü, sana özgü, ona özgü davranışlar öylesine az ki.
Yaşama bir yara olmasaydı sözcükler iz bırakır mıydı? Yaşama bir türkü olmasaydı sözcüklerin sesine kim kulak verirdi?
Sorun şurada ki, acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise, sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevgisini yitirdiğimiz zamandır. Ama sevginin mutluluğa ulaşma aracı olarak taşıdığı değer üzerine kurulu yaşam tekniğini bir kenara bırakamayız.
2.473 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.