Oblomov bunaltıcı biri. Hele de bu tiplerden hiç haz etmiyorsanız daha da bir bunaltıcı. Hepimizin hayatında Oblomovlar vardır mutlaka.. tembel soylular.. çözümsüzlük odaklı insanlar.. insanı deliye döndürecek kadar aciz yaratıklar.
Bazen bunlar asla kurtulamayacağınız konumda bulunabiliyorlar. İşte o zaman güçlü bir kişilikseniz kendinize acımıyor fakat içinize saklanıyorsunuz. Onlar olmasa belki hiç gün yüzüne çıkmayacak meziyetlerinizi keşfediyorsunuz. Hayatınızı kararttıklarını düşünüp kendinizi kışkırtmak yerine diyorsunuz ki; 'O olmasaydı ben hiç böyle olmayabilirdim... ve bir soru karşınizda beliriyor; onunla kazanımlar mı, onsuz hüda-i nâbi olmak mı?'
Hayır ..züğürt tesellisi degil... fırsatı ganimete çevirmekten söz ediyorum. Malumunuz sabredince acılar insanı insan yapıyor...
Pavarotti'nin hayatıni anlatan belgeseli iki kez izleniştim. Pankreas kanserinden ölmüş ve son sözleri şöyle olmuş: ''Çok mutlu yaşadım, bedelini ödüyorum.'' Belki diyorum Oblomovlar yaşarken sizi ''Pavarotti''lere dönüştürecek bedeller oluyor.
Elbette Oblomovluk'un sosyolojik okuması da olabilir..meselâ yıkılan bir imparatorlukta âtıl hâle dönüşen soylular..fakat ben böyle okumuyorum.. bana kalırsa bu ruh halinin öyle sosyolojiyle mosyolojiyle pek açıklanacak durumu yok..çünkü ortada her hangi bir çaba yok. Hafazanallah.. bunlar insanın enerjisini, motivasyonunu emer, güve gibi yiyerek kendilerini besler, sizi de diri diri gömerler. Bunlara karşı mesafe koymak, cezbesi varsa da kapılmamak, bir yaşam standardı belirlemek gerek. Boşa geçen hayatlar.. oysa ömür çok değerli bir fırsat...