Her gün biraz daha anlıyorum; yaşamak meğer şükretmeyi, sevmeyi öğrenmekten ibaretmiş.
İyi, kötü ne varsa her şeyi nimet bilip rıza göstermek gerekmiş.
Kulluğun özü buymuş.
Rıza makamı, teslimiyet makamı ve sabır
İşin sırrı buradaymış meğer.
İki dünya saadeti buradan, bu yoldan geçiyormuş başka yollar aramaya, zihnini dağıtmaya, gönlünü, fani işlerde heder etmeye, oyalamaya hiç gerek yokmuş.
Kalben, gerçekten diyebilmekmiş, iyi, kötü bütün yaşanılan olayların sonunda; ”
Lütfun da hoş, kahrın da hoş…”