NASIL "KAHROLACAK" İSRAİL?
? Her sene Ramazan-ı Şerifimizi burnumuzdan getiriyorlar. Her sene katledilen kardeşlerimizi paylaşıyor, ah-u vah ediyor, postallarla çiğnenen, yakılan yıkılan Aksa videolarımızı duygusal müziklerle paylaşıyor, iki üç beddua ediyoruz, bitti. Gerçekten böyle mi kahrolacak İsrail? "E ama zulüm duyuruyoruz!" -Kime? ... Kime duyuruyoruz
Yağmur İbiç'in Kudüs Hakkında Yazısı Okuyalım Lütfen
Her sene Ramazan-ı Şerifimizi burnumuzdan getiriyorlar. Her sene katledilen kardeşlerimizi paylaşıyor, ah-u vah ediyor, postallarla çiğnenen, yakılan yıkılan Aksa videolarımızı duygusal müziklerle paylaşıyor, iki üç beddua ediyoruz, bitti. Gerçekten böyle mi kahrolacak İsrail? "E ama zulüm duyuruyoruz!" -Kime? Kime duyuruyoruz bu zulmü?
Reklam
Uzun ama yerinde bi yazı.. Herkese yüreği kadar hayatlar nasip olsun..
Her sözün bir alıcısı var diyorum, yorma kendini. Senin sevdiğini sevmeyen olduğu gibi senin sevmedigini seven de olacaktır. Bak etrafına, hangisi sadece kendisi olabiliyor ya da başkasında dururken kim kalbine dokunabiliyor? Hepimiz bir elmanın hiç tam olamamış yarılarıyız. O ilk ısırık atıldığında günahını yüklemiş boynumuza Havadan. Yüzüme bakıyor anlamsızca ve keskin bir iğrenmeyle Söyle bana diyor, senin bu kadar soğuk bakmana neden olan nedir ? Gülüyorum, sigarama dumanından asılıyorum. Soğuk bakmak mı ?Hiç aynaya baktım mı Öyle ya , göremeyeceksin ki ... Olur da bakarsan gözlerini dik saydam derinliğe çünkü orada bir şey yok ama bir zamanlar çok şey olduğunu yine de hatırlatacaklar sana. Yıkık bir kent, talan edilmiş binalar, ortasından irin akan bir cadde, aklına gelemeyecek, yüreğine alamayacak kadar dokunaklı yalnızlıklar bulacaksın. Sonra dön ve benim bakışlarımı sorgula. Koskoca kentler, ışıklı caddeler, parlak yüzler, gülen dudaklar, yaldızlı bakışlar diyarından gelmiyor muyuz hepimiz? Şimdi ise sonsuza dek sürülmüş birer mülteci gibiyiz o kentlerden. Sanır mısın ki her süren sürdüğüyle kalacak. Hepimiz adını unuttuğumuz sürgünlerden geldik ya da geleceğiz. Sırası gelen sürülecek kör bir kuyuya.
Her sözün bir alıcısı var diyorum, yorma kendini. Senin sevdiğini sevmeyen olduğu gibi senin sevmedigini seven de olacaktır. Bak etrafına,  hangisi sadece kendisi olabiliyor ya da başkasında dururken kim kalbine dokunabiliyor? Hepimiz bir elmanın hiç tam olamamış yarılarıyız. O ilk ısırık atıldığında günahını yüklemiş boynumuza Havadan. Yüzüme bakıyor anlamsızca ve keskin bir iğrenmeyle Söyle bana diyor, senin bu kadar soğuk bakmana neden olan nedir ? Gülüyorum,  sigarama dumanından asılıyorum. Soğuk bakmak mı ? Ceset olmuş şu yığınlar arasında bana bakıp hala soğuk bakmak mi diyorsun? Hiç aynaya baktım mı Öyle ya , göremeyeceksin ki ... Olur da bakarsan gözlerini dik saydam derinliğe çünkü orada bir şey yok ama bir zamanlar çok şey olduğunu yine de hatırlatacaklar sana. Yıkık bir kent, talan edilmiş binalar, ortasından irin akan bir cadde,  aklına gelemeyecek, yüreğine alamayacak kadar dokunaklı yalnızlıklar bulacaksın. Sonra dön ve benim bakışlarımı sorgula. Koskoca kentler,  ışıklı caddeler, parlak yüzler, gülen dudaklar, yaldızlı bakışlar diyarından gelmiyor muyuz hepimiz? Şimdi ise sonsuza dek sürülmüş birer mülteci gibiyiz o kentlerden. Sanır mısın ki her süren sürdüğüyle kalacak. Hepimiz adını unuttuğumuz sürgünlerden geldik ya da geleceğiz. Sırası gelen sürülecek kör bir kuyuya.
Yarım Yamalak
Dün saatlerce sana baktık ey insanoğlu insankızı, insaneşcinseli senden konuştuk sözde Arttı anlaşmazlıklar derinleşti görüş ayrılıkları çoğaldı fraksiyonlar Her yalnız kalışında, yalnız oluşunda (ve, veya) içkiyi fazla kaçırışında bir “şey”ler geldi birimizin aklına vücuduyla birlikte, kolları da uzadı elleri hareketlendi, parmakları
Günce | @zikodima
Bugün çok kez girdim siteye. Her hafta sonu gibi. Kıran kırana, kısır didişmelere heba ediliyordu her şey. Her şey ben haklıyım paylaşımlarının dişlilerine atılıyor, öğütülüyordu. Ne işim var burada diye düşündüm. En doğrunun kendi olduğunu düşünen milyonların mezarlıklarda çürümüş bedenlerinden arta kalan göğüs kafeslerinden kimin erkek kimin