Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çalıkuşu

Malatya
Yeni bir hayat için adım attığım şehirde depreme yakalanıp bu görüntülerle ayrılmak… Yıllarca biriktirdiğimiz dostluklarımız, anılarımız…
Reklam
Aytmatov, Kırgızların şahsında Türk milletinin içinden çıkan bazılarının kendilerine yabancılaşarak öz değerlerinin karşısına geçtiğini hatta giderek öz değerlerine düşman eden bu kavramı "mankurt" olarak tanımlar. Mankurtlaşma, bir dış gücün içerideki egemen sınıfla iş birliği yaparak ülkenin eğitim ve kültür politikalarını milletin aleyhine değiştirerek ulusal kimliğinden uzaklaşma, kendi toplumuna ve kültürüne yabancılaştırma, sömürüye açık hâle getirme, milleti kendi değerlerine düşman etmeyi anlatan sosyokültürel bir kavramdır.
Annem ölünce Evimiz Ev olmaktan çıktı, ruhunu yitirdı, [BİR PANSİYON SIRADANLIGINA DÖNÜŞTÜ] Annem evimizin duvarında asıl bir Kuran-ı Kerim gibiydi. ve oradan inince duvar buz gibi oldu. Hakikatimiz parçalandı , efkarımız arttı, suretimiz soldu inşirahımız ortadan yarıldı, Kalbimiz kurudu, Mekanımız daraldı. TARIK TUFAN - ŞANZELİZE DÜĞÜN SALONU

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan zamanın evladıdır. Bizi zaman doğurur esasında. Bu şu demek, bizim varlığımızı inşa eden asıl zemin zamandır Asıl soru şudur: Benliğinin zaman algısıyla, yaşadığın zamanı belirleyen zaman algısı örtüşmüyorsa ne olur? Çatışıyorsa bu neye dönüşür. Düşünsene benliğinin zamanıyla hayatın zaman algısı bir türlü örtüşmüyor ve sen artık hep bir geç kalansın. Her şey hızlanmıştır, her şeyin ritmi farklılaşmıştır ve sen diyelim eşyayla, insanla, duyguyla, nesnelerle ve kendi dışındaki dünyayla ilişki kurma sürelerinin derin ve uzun soluklu olmasını istiyorsan; yahut sevmek için bir düşünceyi idrak etmek için daha çok zamana ihtiyaç duyuyorsan zamanın ruhundan uzaklaşıyorsun demektir. O zaman ortaya çıkan o insana ben geç kalan diyorum. Tarık Tufan
"Bir şehirde hatıralar ve tarih yalnız kitaplarda yaşarsa, o şehir za manlarını kaybetmiş demektir. Çünkü asıl canlı hatıralar, zamanla kutsilik kazanmış, tılsımın usta eli dokunduğu için canlanmış, ruh sahibi olmuş maddenin taşıdığı hatıralardır. Ben İstanbul imar işlerinin mesuliyetini taşıyan bir adam olsam, değil İbrahim Paşa Sarayı gibi ayakta duran bir binayı yıkmak, ecdad elinden çıkmış küçük bir taş parçasını yerinden oynatmak için yüz defa düşünür ve galiba yüzüncüsünde yine yerinde bırakırdım. Çünkü bu şehri güzelleştireyim derken fakirleştirmekten, hayatı soy suzlaştırmaktan çekinirim. Bu şehir en büyük zenginliğini mazisinden alır. Onu, nesiller önünde yaşattıkça zengindir." Ahmet Hamdi Tanpınar - Cumhuriyet 1947
Reklam
Hz. Peygamber (s.a.s.) ayrıca, torunları Hasan ve Hüseyin’i nazar ve benzeri olumsuzluklardan korumak için onlara şu duayı okurdu: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ “Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36).
Edebiyat Mahfili olarak Küllük Kahvesi
📍KÜLLÜK KAHVESİ 📌Küllük Kahvesi, Bayezid Cami'nin Beyazıt'a bakan kapalı kapısı önüne yerleştirilmiş, üstü mermer masalarla, bahçeyi ortasından ikiye bölen dar yolun öbür yanındaki, sahibi Mahir Sönmez olan ünlü Emin Efendi lokantasının mutfak bölümüne bitişik, önü tümüyle cam, tek katlı, limonluk benzeri bir yapıdan oluşurdu. Bayezid Cami'nin güneye bakan ağaçlıklı, kuytu, serin bir kısmında yer alan Emin Efendi Lokantası ve Küllük Kahvesi bütün sanatçı, edebiyatçı ve bilgin kimselerin önce yemek yedikleri sonra da çay, kahve içip birbirleriyle konuşup tartıştıkları bir edebî mahfil hâline dönüştü. 📌1930'lu yıllarda edebiyatçı mekânlarından biri haline gelen ve adına şiirler yazılıp dergi basılan Küllük kahvesi ise kuşkusuz Beyazıt'ın en önemli kahvesi oldu. Beyazıt Camii'nin Kapalıçarşı'ya bakan tarafında yer alan bu mekâna en çok rağbet edenler şairler, romancılar, gazeteciler ve hikâyecilerdir. 📌1936 yılında, soğuk bir Aralık günü dört hamalın omuzladığı çıplak bir tabutta Beyazıt'a getirilen Mehmed Âkif'in cenazesinin Küllük Kahvesi'ndeki üniversiteli gençler tarafından fark edildiği ve tabutun üzerine Emin Efendi Lokantası'ndan alınan bayrağın örtüldüğü söylenir. 📌Reşat Nuri Güntekin, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek, Tarık Buğra, Peyami Safa, Cahit Sıtkı Tarancı gibi edebiyatımızda derin iz bırakmış olan yazar ve şairler, edebiyatçı kahvehanelerinde yetişen ve bu kahvehanelerde gençlerin yetişmesine vesile olan isimlerden bazılarıdır.
"Hayatımda en çok üzüldüğüm şey, jurnal tutmamamdır. Gençlere verilecek nasihatim, bir jurnal tutmalarıdır. İnsan her şeyi kendinden, hayatından çıkarır. Jurnal tutan adam, kendini gözünden ayırmıyor demektir.” Ahmet Hamdi Tanpınar
Stefan Zweig “Derisini değiştiremeyen yılan, telef olur. Görüşlerinin değişmesine engel olunan zihinler de öyle. Zihin olmaktan çıkarlar.” diyor. Bu böyle; değişmeyen tek şey değişimdir. Hiçbir şey sabit kalmaz. Hayatın özünü, ritmini, akışını dönüşümler ve değişimler oluşturur.
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa karışan noktasında Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık, Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. Bu gece yarısında iki kişi uyanık: Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku
Reklam
“Kimine göre yalnızlık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişilerden kaçıştır.” Friedrich Nietzsche.
Sehpa, aslında 3 ayak demek. Farsça se “üç” ve pā “ayak” sözcüklerinin birleşimiyle oluşmuştur. İngilizcedeki tripod da aynı anlamdadır.
Nazende, Farsça nāzіden “nazlanmak”tan nazende olmuştur. Naz, Farsçada "kibir, büyüklenme" demektir. Dilimizde kendini beğendirmek amacıyla takınılan edâlı tavır, cilve için kullanılır.
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.