Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

buket butti

buket butti
@butti23
226 okur puanı
Ocak 2016 tarihinde katıldı
BİZLER BİRBİRİMİZLE BAĞLANTI HALİNDEYİZ 1- Bizde açılım yaratacağının bilincinde olduğumuz bir yöntemi uygulamaya başlarız. Örneğin yoga, meditasyon,qigong, vegan diyetler yapar oruç tutarız ya da seminerlere, enerji uygulamalarına veya terapilere katılırız. 2- Beklenmedik ölümler, maddesel kayıplar ya da başarısızlıklar gibi hayat üzerindeki kontrol veya güvence hislerimizi zorlayan olaylar, veya bizi uyanmaya ve inançlarımızı değiştirmeye sevk eden şoklar yaşarız. 3- Bizi daha geniş bir farkındalığa iteleyen mistik bir deneyim ya da ruhsal bir uyanış deneyimleriz.. 4- Bizler birbirimizle bağlantı halindeyiz. Birbirimizin çabalarıyla ilerleme kaydederiz. Bir kişinin başarısı diğerleri için de yeni olanakların, yeni olasılıkların kapısını açar.. Bunların hepsi bilincimizin frekansını artırırlar..
Sayfa 66
Reklam
Külli evrende aslında “maddesel” bir varlık yoktur. Bilincin gözlemi ile o AN’da oluşur, bilincin oradan ayrılmasıyla da her şey aslına, asıI hakikatine yani ışık (Nur) frekansına geri döner!
Kendi için yaşayan gerçekten ölüdür ve Tanrı için ölen gerçekten canlı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan doğası zayıf ellerimizde ne kutsallaştırmaya ne de tanrılaştırmaya ihtiyaç duyar; zamanın başlangıcından ve uzayın oluşmasından önce tanrısal varlıklar ve kutsallaştıran kuvvetler onun içine yerleştirilmiştir.
Görünürdeki maddeselliğine ve dar boyutuna karşın evren, kendi içinde ve dışında var olmayıp, daha geniş ve daha tanımlanamaz bir şeyin üvey çocuğudur. Daha da ötesi evren, bu daha geniş bir şeyin başlıca ürünü değildir, o yalnızca gelip geçen bir gölge, daha büyük bir tablodaki yer olan bir hıçkırıktır yalnızca.
Reklam
Şu "Ben" ve "Biz"i, kendi Zatınla ibadet oyununu oynamak için var ettin, Böylece bütün "Ben"ler ve "Sen"ler, tek bir can olsunlar diye
Evren yok olana dek yaşanmış tüm AN’lar hala mevcut. Ne geçmiş yitik, ne gelecek meçhul.Tüm yaratılmış AN’lartek bir zaman parçası Olan Dehri Zaman’da. Adeta bir flim rulosu gibi. Sahne sabit, mutlak ve bir yerlerde duruyor, ta ki evrenin yok olacağı o vakte kadar. Biz ise, sadece o AN perdeye yansıyan sahneyi algılıyor ve o AN’a şahit oluyoruz.
Kötü kişi, suçlu kişi, çoğu kez, gerçekten de sağduyusu henüz gelişme imkanı bulamamış genç ve bilgisiz bir ruh varlığı olarak çıkmaktadır karşımıza. Duclos’un dediği gibi: “Suç, daima yanlış bir kararın sonucudur.“ İşte bu nedenledir ki cezalar, hüküm giymiş kişiyi kendine dönmeye, kendini yetiştirmeye, ışıtmaya ve düzeltmeye yöneltecek şekilde düzenlenmek zorundadır. Toplum, yanlışı tutkuya ve kine başvurmadan düzeltmelidir, aksi takdirde suçlu sandalyesine kendisi oturmaktadır.
Görünmeyen evrenin araştırılması büyük bir bilgelik ve sebat gerektirmektedir. Hayat bilimini kavrayabilmek, insanları tanımayı öğrenebilmek, nitelikleri hakkında bir yargıya varabilmek ve yeryüzünün tuzaklarından korunabilmek için, uzun yılların düşünme ve gözlem içinde geçirilmesi gerekmektedir. Bizi çevreleyen ve üzerimize kanat germiş bulunan görünmez insanlık alemini tanımak ise daha da zordur. Fizik bedeninden ayrılmış olan varlık, ötealemde dünya yaşamı sırasında hak ettiği şartlar içinde bulunmaktadır. Bu şartlar, layık olduğundan ne aşağı, ne de yukarıdır. Bir ihtirası yenmek, bir hatayı gidermek, bir kusuru azaltmak için birden fazla dünya yaşamı gerekmektedir.
Şu hayatın, ölümsüz hayatımızın bütünü içinde ancak bir an değerinde olduğu fikrini iyice benimseyince karşılaştığımız zorluklara, çekmekte olduğumuz sıkıntılara sızlanmadan katlanırız. Şu andaki sıkıntılara egemen olma ve kendimizi kader çalkantılarının üstüne çıkarma gücünü, bize, gözlerimizin önüne serilen bu zaman kavramı verecektir. O zaman kendimizi daha özgür ve mücadeleye karşı daha hazırlıklı hissedeceğiz. Sıkıntılarının nedenini bilen ruhçu, onların kaçınılmazlığını da anlamaktadır. Istırabın yasaya uygun bir şey olduğunu bilmektedir ve onun için de bunu homurdanmadan kabul eder.
Reklam
Yukarıdan yapılan yardım daima yöneldiğimiz hedef/amaç ve layık olmak üzere gösterdiğimiz cehitler oranında olur.
Ruhun bütün gücü üç sözcükle özetlenmiştir.İstemek,bilmek ,sevmek! İstemek yani bütün eylemini ,bütün enerjisini ulaşılacak hedefe doğru yöneltmek;iradesini geliştirmek ve onu yönetmeyi öğrenmek. Bilmek çünkü derinlemesine inceleme yapılmayınca eşyanın ve yasaların bilgisine sahip olunmayınca düşünce ve irade fetedilmeye çalışılan güçlerin ve üzerinde egemenlik kurma özlemi duyulan ögelerin arasında yolunu şaşırabilmektedir. Ama her şeyden önce sevmek gerekir çünkü sevgi olmadan irade ve bilgi eksik ve çoğu kez de bir işe yaramaz durumda kalmaktadır.Sevgi onlara kılavuzluk etmekte ,onları verimli kılmakta ,tutunacak dalların sayısını yüz kat artırmaktadır.Burada kılını kıpırdatmadan seyreden sevgi değil fakat dünyaya hayrı ve hakikati yaymak için kullanılan sevgi söz konusu edilmektedir.Dünya hayatı şer güçleriyle hayır güçleri arasında sürüp giden çatışmadır.
Tüm eylemlerimiz İlahi Plan ile uyumlu olmalıdır. Herbirimiz bir harekette bulunmadan önce vicdan muhasebesi yapmalıyız. Bizdeki İlahi ses olan vicdan, hangi istikamette cehit göstermemiz gerektiğini bize söyleyecektir.
En geri düzeylisinden en gelişmişine kadar her ruh için,hayat alanı sınırsızdır. En az gelişmişi bile olsa her ruhun önünde görkemli bir gelecek vardır.Filizlenmeye başlayan her yüce düşünce,her sevgi ışıltısı ve daha iyi bir hayatı hedefleyen her çaba,onu kendine cezbeden ve bir gün onu kollarına kabul edecek olan daha yüksek seviyeli bir alemin titreşiminden,önsezisinden ve çağrısından başka bir şey değildir.Her coşku dolu hamle,her adalet ifadeli söz ve her fedakarlık içerikli eylem,kader skalamıza,gittikçe büyüyen gelişimler halinde yansımaktadır.
1.426 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.