Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

buket butti

buket butti
@butti23
226 okur puanı
Ocak 2016 tarihinde katıldı
Ölümün de kendine özgü bir asaleti, bir yüceliği vardır. İnsanın ,ondan korkacağı yerde ,onu bedeni saran manevi güzelliğin ,yani ruh güzelliğinin peşine düşüp onu yakalamaktan ibaret olan ısrarlı bir çabayla kendini ona hazırlayarak güzelleştirmeye çabalaması gerekir.
Reklam
Bir gün,daralmış ve kocamış sistemlerin hepsi,birbirleriyle,bütün düşünce alanlarını kucaklayabilecek genişliğe sahip bir sentez içinde birleşip kaynaşacaklardır.Bugün birbirlerinden ayrılmış durumda bulunan bilimler,felsefeler ve dinler,ışık içinde bütünleşecek ve bu da,ruhun hayatı,ruhun görkemi ve BİLGİNİN egemenliği demek olacaktır.
İnsan ruhu,er veya geç yükselecektir;yüceliklere ulaşınca da,her şeyin birbirine bağlı olduğunu,birbirlerine zıt ve düşman gibi görünen farklı teorilerin,aslında aynı bir bütünün çeşitli görünümlerinden başka şeyler olmadıklarını görecektir.Şu görkemli evrenin yasaları,sonuçta,aynı anda hem zeki güç ve şuur,hem de düşünce ve fiil kimliği taşıyan tek bir yasa haline indirgenecektir.Böylece tüm alemler ve tüm varlıklar,kendilerini,birbirleriyle aynı tek bir kudretin birlik içinde birleşmiş ve bütünleşmiş,aynı tek bir ahenk içinde biraraya gelmiş ve aynı tek bir hedefe yönelmiş halde bulacaklardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kulak ver! Varlığın derinliklerinde şu karışık ahenklerin, görünmez evrenin şu uğultularının, düşünceni kucağında sallayan ve onu yüce sezgilere hazırlayan gölgeye ait seslerin titreştiğini hiç işitmedin mi?
Çağımızı belirginleştiren şu muazzam zahmetli çalışmanın ve çok verimli zihinsel ürünün ortasında güçlü eserler ve parlak görüşler niçin bu kadar az bulunuyor? Kutsal şeyleri gönül (ruh) gözüyle görmeyi bıraktığımız için! İnanmayı ve sevmeyi bir yana attığımız için!
Reklam
Herkes çalışırken kimseye yararsız, verimsiz ve tembel bir halde kalmak sadece başkalarının faaliyetlerini istismar eden bir hırsızlık, bir ahlak bozukluğu olur. İçinde bulunduğumuz toplumun bir parçasını oluşturuyoruz ve (dolayısıyla) toplumun başına gelen her türlü kötülük, bize gelir. İşte bu toplumsal bağımlılığı ve bağlılık yasasını iyice anlamış olmakla nefsimizde bulunan bencilliği düzeltebiliriz. Bencillik, cezasını beraberinde taşır. Bencil, dünyada kendisinden başka kimseyi görmez. Kendisine yabancı olan herkes onun gözünde hiçtir. Bencilin saatleri, can sıkıntısıyla dolu olarak geçer. O, hem dünya yaşamında hem de öldükten sonra, her yerde boşluktan başka bir şey bulamaz. Dünyada iken insanlar, öldükten sonra ruhlar ondan kaçarlar.
Bencillik kibrin kardeşidir, bencillik ruhun en korkunç bir hastalığıdır. O, toplumsal kurtuluşun önüne dikilmiş en büyük bir engeldir. İnsanın iyiliğe yönelen çabalarının hemen hemen hepsini değiştirmeye, sonuçsuz bırakmaya bencillik tek başına yeterli gelir. Bütün tekâmülün dostu ve adaletin hizmetçisi olan insanlar onunla mücadeleyi kendilerine -vazgeçmeksizin- iş edinmek zorundadırlar. Bencillik hayvanlığı nitelendiren vahşi bir kimliğin devamıdır ki, o bu aşağılık kimliğin bir kalıntısı halinde başımıza gelip çatmıştır. Fakat insan her şeyden önce, toplum içinde yaşamak üstünlüğüyle nitelenmiş bir varlıktır. O, kendi hemcinsleriyle birlikte yaşamak kudretine ermiştir ve hemcinslerinin yardımından yoksun bir insan, yaşayamaz. Yalnız başına terk edilmiş bir insan, kendi gereksinimlerini sağlayamaz, insani nitelik ve yeteneklerini geliştiremez. Varlığının iyiliklerini ve bütün uygarlık yararlarını kendisine veren, toplumdur. Kendisi ile toplum arasında sıkı bir bağlılık vardır. Toplum nasıl ona borçlu ise o da topluma öyle borçludur.
Ölüm ötesi hayat, varlığımızın görünmeyen yanının özgürleşip yaşamaya devam edişidir.
Sevgiden ve sevmek için varedilmiş olan ve de sınırlı ve kırılgan bir formun içine hapsedilebilecek derecede cılız olduğu kadar, düşüncesinin bir hamlesiyle sonsuzlukları kucaklayabilecek derece de yüce olan ruh, ilâhi özün, madde alemine yansıtılmış bir parçasıdır..
bütün mantetik ve psişik güçlere kaynaklık eden zihinsel gücün gizemini-şifasını arayanlar, onu mutlaka çabaları sonucunda içlerinde bulacaklardır. Kendiniz üzerinde bu egemenliği kurduğunuz zaman artık ne gerilemeden kokarsınız, ne düşüşten, ne hastalıktan, ne ölümden; böylece kendi içsel ve kırılgan benliğinizi yüce durmuş, oturmuş ve güçlü bir bireylik haline getirmiş olursunuz!
Reklam
Bir kıvılcım sizin varlığınızda ışıldayan ve de yakıcı ve bağışlayıcı bir aleve hayat verebilen uçsuz bucaksız ocak diye nitelemeye kalkıştığımız güneşlerin güneşine, içinizdeki sonsuz güce, Tanrı'ya inanınız. Her insanın iyi ve mutlu olabileceğini biliniz; öyle olmak için bu konunun üzerine yılmadan ara vermeden düşmek yeterli olmaktadır. Düşüncelerinizi ve eylemlerinize hiç ara vermeden bu hakikate doğru yöneltiniz, yani istediğiniz kişi olabileceğiniz ruhsal-zihinsel-bedensel bütünlüğe yöneliniz ve daima daha yüce ve daha iyi olmak istemeyi biliniz.
Hayat Tanrı'yı bütün çocuklarına bağlayan evrensel ve ezeli-ebedi bir insan birliğidir." Kendini ıstıraplar ve düş kırıklıkları yüzünden yıpranmış, yıkılmış, hayat sınavlarının buruk yelinin etkisiyle yüreği kavrulmuş, kara talihin tekerlekleri altında ezilip parçalanmış olduğunu düşünen herkese şunu söylemek istiyorum: Tekrar doğmaya ve çiçek açmaya elverişsiz ruh mevcut değildir. Yeter ki dileyin, o anda içinizde bilinmeyen gizemli güçlerin uyanıverdiğine hayretle tanık olacaksınız.
Ağır uykularınızdan uyanınız, sizi sarıp sarmalamakta olan maddesel örtünüzü yırtıp atınız. Kendinizi tanımayı, sizde bulunan güçlerin farkına varmayı ve onları kullanmayı öğrenmelisiniz. Tabiatın ve uzayın bütün sesleri size şöyle haykırıyor. "Kalkınız ve yürüyünüz!. Kaderinizi fetetmekte acele ediniz!" Hayatın yükü altında ezilen, kendilerini yalnız sanarak üzüntüye kapılan veya hiçliğin-yokluğun hasretini çeken herkese sesleniyorum: "Hiçlik-yokluk diye bir şey yoktur; ölüm yeni bir doğuş, yeni görevlere doğru, yeni çalışmalara, yeni hasatlara doğru ilerleyiştir.
Eylemlerimiz ile kaderimiz arasında sıkı bir karşılıklı bağlantı mevcuttur. Kendi içimizde, iç varlığımızda ve hayatımızın önemli olaylarında hep tutum ve davranışlarımızın sonuçları ile karşı karşıya kalmaktayız.
Sonsuz, sınırsız gelecekler düşüncesine kendimizi alıştırmaya ve güçlenmeye bakalım. Hayatın, ölümden sonra da devam ettiği gerçeğine duyacağımız güven, çabalarımızı yüreklendirecek ve daha verimli hâle getirecektir. Yarınlar, hakikati gün gibi aşikâr olmasaydı, sabrı gerektiren hiçbir yüce eser başarıya ulaşamazdı. O buruk görkemiyle ölüm, çevremizdekilerden birinin başına gelirken beraberinde bir öğretiyi de getirmektedir. Bizi daha iyi olmaya, daha iyi davranmaya ve ruhsal değerimizi durmadan yükseltmeye davet eden bir öğretiyi de getirmektedir.
1.426 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.