stendhal peygamberce bir not yazmıştı: ''je serai célèbre vers 1900'' [1900'e doğru ünlü olacağım], bu tarih aynı zamanda hölderlin'in de alman dünyasında bir yıldız gibi parladığı tarihe denk düşer. tek tük birkaç yalnız insan ötekini ya da berikini, ikisinden birinin varlığını sezmişti: ama her ikisini birden kendi öncülü kabul eden tek bir kişi vardı: friedrich nietzsche, bize bu kadar yakın olan en berrak, en bilge zihin. o, bu ikisini fevkalade özgür, kendini kendi doğasından çıkarıp kahramanca dünyaya atan, dizginlerinden kurtulmuş iki muhteşem ruh, kendi bilgilerinin derinliğine şaşmaz bir gerçeklik duygusuyla inen, birini heyecanın dehası, diğerini kutsal sadeliğin dehası – ama her ikisini de sanat için yanıp tutuşan, her ikisini de kendi zamanlarına yabancı ve anlaşılmamış, aşırı sıcaklık ya da soğukluk yüzünden, ama asla ılıklık yüzünden değil, geçimsiz ve sevilmemiş kişilikler olarak gördü. o büyük sezgi sahibi onlarda kendi varlığının her iki ucunu görür.
Sayfa 161 - zamanda yeniden diriliş, hölderlinKitabı okuyor
En büyük umut nedir O umut uğruna neler verilir?
Gönül verdiğiniz her şeyin size önce buyrulmasını sağlamalısınız. Hayata olan sevginiz, en büyük umudunuza duyduğunuz sevgi olmalı: En büyük umudunuz ise yaşamın en ulu fikri!
Reklam
Savaş ve yüreklilik, insanseverlikten daha büyük işler başarmıştır. Başlarına bir iş gelenleri bugüne kadar acımanız değil, yürekliliğiniz kurtarmıştır. "Nedir iyi?" diye soruyorsunuz. Yürekli olmaktır iyi olan.
Bizler, "tarih duyusu"na sahip insanlar: erdemlerimiz var bizim, tartışmasız, - iddia sız, bencillikten uzak, mütevazı; mertiz, kendimizi aştık, öz veriliyiz, çok müteşekkiriz, çok sabırlıyız, çok hatırşinasız: - tüm bunlarla belki de çok "zevk sahibi" değiliz. Sonunda teslim edelim: Biz "tarih duyusu"na sahip insanların en zor kavradığı, hissettiği, tadını aldığı, sevdiği şey, özellikle her kültürün ve sanatın kusursuz ve en son olgunlaşmış yanı dır, yapıtların ve insanların asıl seçkin yönüdür, çarşaf gibi denizi andırdıkları ve sütliman bir kendine yeterlilik içinde oldukları andır, tamama ermiş tüm şeylerin altın ve soğuk görüntüsüdür. Belki de bizim büyük tarih duyusu erdemi miz i y i beğeniyle en azından en iyi beğeniyle zorunlu bir karşıtlık içindedir ve biz, insan yaşamının, zaman zaman pı rıldayan küçük, kısa ve en üstün mutluluk durumlarım ve nurlanmalarım kendi içimizde ancak zorlamayla taklit ede biliriz: büyük bir gücün ölçüsüz ve sınırsız olanın karşısında gönüllü olarak durduğu o anlar ve mucizeler - bir ince zevk bolluğunun, ansızın boyun eğme ve taş kesilme anında, hala titreyen bir zeminde sabit durarak ve kendini-sabitleyerek yaşandığı yerde. Ö l ç ü bize yabancıdır, itiraf edelim bunu kendimize; duyduğumuz heyecan özellikle sonsuzdan, ölçü süzden duyulan heyecandır. İleriye doğru soluyan bir bey girin üstündeki binici gibi, sonsuzun karşısında bırakıyoruz dizginleri, biz modern insanlar, biz yarı barbarlar - ve ancak orada k e n d i mutluluğumuzu yaşarız, aynı zamanda en çok - t e h l i k e d e o l d u ğ u m u z yerde.
Sayfa 151
Geçip gitme üstüne
Ey Zerdüşt, burası büyük kent. Burada hiçbir şey bulamaz, her şeyini yitirirsin.
Günümüzün efendilerini aşın, ey kardeşlerim - aşın bu küçük insanları: bunlardır Üstinsan için en büyük tehlike!
Reklam
Aşağılıyor olmanız, ey daha yüce insanlar, umutlandırıyor beni. Büyük aşağılayanlardır çünkü büyük saygı duyanlar. Kuşku duyuyor olmanızda saygı duyulacak çok şey var. Çünkü siz teslim olmayı öğrenmediniz, küçük kurnazlıkları öğrenmediniz.
Ve bizler en büyük haksızlığı en çok nefret ettiklerimize değil, bizi hiç ilgilendirmeyene yaparız.
Maddeyi dönüştürebilen değil, düşünceleri değiştirebilen kişi büyük kişidir.
Sayfa 67
Yeni şarkılarla iyileştir ruhunu,büyük kaderini taşıyasın diye, henüz hiçbir insana yazılmamış bu kaderi
Reklam
Ne ki acı çeker, ne ki çarmıha gerilir,o, tanrısaldır... Hepimiz çarmıha gerilmişiz,demek ki biz tanrısalız... Yalnızca biz tanrısalız... Hristiyanlık bir zaferdi,soylu bir anlayış,ona yenilip battı, Hristiyanlık,bugüne dek insanlığın başından geçen en büyük talihsizliktir.
Sayfa 75 - Erasmus yayınlarıKitabı okuyor
İngiltere’de devrim öncesi ve devrim-sonrası kurumların kalımı ve büyük toprak sahipleriyle kapitalistler arasındaki uzlaşma, adli teamüllerin kalımında ve hukukun feodal biçimlerinin bağnazlıkla korunmasında kendisini gösterir.
Bugün biliyoruz ki, sağduyunun egemenliği, burjuvazinin idealleştirilmiş egemenliğinden başka bir şey değildi; kalımlı hak, burjuva adaletinde gerçekleşti; eşitlik, yasa karşısında burjuva eşitliğine indirgendi; burjuva mülkiyeti, insanın özlük haklarından biri ilan edildi; ve sağduyunun eğemenliği, Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi, demokratik bir burjuva cumhuriyeti oldu, ve yalnız öyle olabilirdi. 18. yüzyılın büyük düşünürleri, kendi çağlannın çektiği sınırları, öncellerinden (seleflerinden) daha çok aşamadılar.
“İnsanı büyük yapan onun bir amaç değil, bir köprü olmasıdır.”
Kadın için hakikat nedir?
& Kadın için hakikat nedir ki ! Başından beri kadın için hakikatten daha yabancı, itici, düşmanca ne var ki, - En büyük sanatı yalandır, en yüce derdi görünüş ve güzellik, itiraf edelim, biz erkekler; kesinlikle kadındaki bu sanata, bu içgüdüye saygı duyuyor, aşık oluyoruz. &
Sayfa 157 - @sayistanbul
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.