Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vincent Van Gogh
"Resimlerimin satmaması konusunda bir şey yapamam. Gene de bir gün gelecek, insanlar onların boya parasından fazlasına değdiğini anlayacak."
Sayfa 149 - DomingoKitabı okudu
Reklam
Paul Cezanne
"Dünya beni anlamıyor, ben de dünyayı anlamıyorum."
Sayfa 116 - DomingoKitabı okudu
Sen ve ben bir aradayken asla kendimiz dışında bir şeyden söz etmeyiz.
Sayfa 107 - DomingoKitabı okudu
Edouard Manet
"Faire vrai; laisser dire." (Doğru olanı yap; bırak konuşsunlar.)
Sayfa 94 - DomingoKitabı okudu
Leonardo da Vinci
"Sanat eseri hiçbir zaman bitirilmez, sadece terk edilir."
Sayfa 22 - DomingoKitabı okudu
Reklam
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir sanatçının eserlerini anlamak için hayatını her yönü ile öğrenmek gerekir. Hem iyi hem magazinel yönlerini hatta bazen burcunu bile. Sanatçı her yönüyle mükemmel insanüstü bir varlık değil insanın ta kendisidir Aldatır, yalan söyler yeri geldiğinde çark eder. Aynı bu kitapta okuyacağınız gibi..
Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları
Büyük Sanatçıların Gizli HayatlarıElizabeth Lunday · Domingo Yayınevi · 2009232 okunma
Sandro Botticelli
Asıl adı Alessandro di Mariano Filipepi olan, herkesin hitap ettiği adıyla Sandro, ai lesinin hayatta kalan dört çocuğundan biriyd i . Edindiği soyadı Botticelli, erkek kardeşinin ("küçük fıçı" anlamı na gelen) lakabı Botticel­ lo'dan türetilmişti. Bugün Botticelli en çok, hakkında ne kadar fazla şey bilirse n iz o kadar tuhaflaşan bir resmiyle hatırlanır. Uzmanlar hala onu çözmek için uğraşıyor. Klasik bir mitin düpedüz çizimi mi, yoksa sanatta karmaşık bir felsefi risale mi? Yarım kabuğundaki esrarlı Venüs, hiçbir cevap sunmuyor.
Gent Mihrap resmi
Restoratörlerin de, restorasyonu tamamlamadan resmi geri vermek dışında seçeneği kalmadı. Bugün kuzuya yakından bakarsanız eğer, iki değil dört kulağı olduğunu görürsünüz.
1400'1ü yıllarda elbiselerin önünde öylesine çok miktarda fazladan kumaş varmış ki, kadınların sadece yürümek için bile kaldırması gerekirmiş.
Reklam
Van Eyck'in 9 Temmuz 1441 'deki ölümünden sonra, ünü "ressamların kralı" olarak Avrupa'ya yayıld ı . Onun geleneğinin en büyük mirasçılarından biri, ışığa boğulmuş, orta sınıf iç mekanları bu van Eyck mirasına çok şey borçlu olan on yedinci yüzyıl Flaman ressamı Johannes Vermeer'dir (1 632- 1 675). Van Eyck kendi nden sonra gelen ressamlara, kendi önemlerinin daha fazla farkında olma hissini de bağışladı.
Michelangelo yağlıboyayı bunun için sevmezdi -onun muhallebi çocuklarına mahsus olduğunu düşünürdü
Arnolfini Portresi, Jan van Eyck
Sanatkarlar isim­ siz olarak Tanrı'yı yüceltmek için resim yaparlardı ve gölgeleme, perspektif ya da derinlik gibi şeyler için kaygılanmazlardı. Sonra, bir adam ve kadının köpekleriyle birl ikte dinsellikten tamamen uzak bu resmi gökten zembille iner. Gölgeleri , üç boyutlu sunumu ve bir imzası vardır. Bu resim sadece yeni değildi, devrimciydi.
VINCENT VAN GOGH
Van Gogh'un resimlerinin parlaklığı için Sanayi Devrimi'ne teşekkür edebiliriz. On dokuzuncu yüzyılda kimyasal araştırmalar, çoğu daha önce mevcut olanlardan daha parlak ve daha sabit olan yirmi kadar yeni pigmentin geliştirilmesiyle sonuçlanmıştı. Van Gogh bütün bu yeniliklerden yararlandı. Theo'ya yazarak, eski ve daha ucuz boyalarla idare etmeye çalışmanın yanlış bir ekonomi olduğunu söyledi. Ne yazık ki, bu pigmentlerden pek çoğu hastalığına katkıda bulunmuş olabilir. Konsantre bakır/arsenik bazıyla pırıl pırıl zümrüt yeşili son derece zehirlidir ve boya olarak satıldığı gibi, fareleri öldürecek bir haşere öldürücü olarak da satılır. Van Gogh'un nörolojik semptomlarına arsenik zehirlenmesinin neden olduğu kuramı öne sürülmüştür, ancak kar beyazındaki kurşun ile parlak kırmızıdaki civa da rol oynamış olabilir --- hele çılgınlığının aşırı dönemlerinde Van Gogh'un doğrudan doğruya tüpten boya yediğini de göz önüne alırsanız.
Sayfa 153 - Domingo yayınlarıKitabı okudu
MICHELANGELO CARAVAGGIO
Caravaggio natüralizme bağlıydı ve ilk biyografilerinden birinde kendisinin, "Doğanın, fırçasına uygun tek konu olduğunu düşündüğü'nü beyan etti. Ama bazen de gerçekçiliğin ölçüsünü kaçırdı. En aşırı olay, Lazarus'un dirilişi'ydi (1609). Ondan istenen, Yeni Ahit'te anlatılan İsa'nın mezarda üç günden sonra Lazarus'u diriltmesi olayını resmetmesiydi ve Caravaggio da, işi doğru düzgün yapma düşüncesiyle, yeni gömülmüş bir cesedin kazılıp çıkarılmasını emretti. İki işçiye modelleri olması için para ödedi ve onlara cesedi tutarak poz vermeleri yolunda talimat da verdi. Adamlar pis kokuya dayanamayıp kadavrayı ellerinden bırakınca, Caravaggio da hançerini çekti, onu yeniden yerden kaldırmalarını istedi. Íşçilerin onun hançerini kullanacağı konusunda şüphesi yoktu, sözünü dinleyip cesedi kaldırdılar. Daha kolay bir yolu olsa gerek.
Sayfa 54 - Domingo yayınlarıKitabı okudu
302 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.