"İyi insan olmak demek insanın kendi kendisiyle uyum içinde olması demektir," dedi. "Uyumsuzluk da insanın başkalarıyla uyum içinde olmaya zorlanması demektir. Kişinin kendi yaşamı: Önemli olan budur. Komşularımızın yaşamlarına gelince; insan tutucu ya da püriten olmak isterse bunlara ilişkin ahlaksal görüşlerini ilan edebilir, ama aslında bunlar bizi hiç ilgilendirmez. Zaten bireyselliğin güttüğü amaç daha yücedir. Çağdaş ahlak çağın ölçüsünü benimsemekten ibarettir. Bence herhangi bir kültürlü kişinin yaşadığı çağın ölçüsünü benimsemesi en kabasından bir ahlaksızlıktır."
Sayfa 101 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Diyalektik
Çağdaş Batı'nın koyun postuna bürünmüş kurt kelimeleri vardır
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
80 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Çağdaş İrlanda Edebiyatından bir kitapla buradayım bugün. “Emanet Çocuk”. İrlandalı yazar Claire Keegan’ın 2021 yılında yayımladığı bu seksen sayfalık novella, 1980’lerin başında İrlanda’nın kırsalında geçmektedir. Küçük ve ismi söylenmeyen bir kız çocuğunun ailesi tarafından para karşılığı, daha önce tanışmadığı bir aileye bir yıl boyunca “emanet” edilmesi ile olaylar başlar. Bu süreçte okur, küçük kız çocuğunun gözünden yeni aileyi, çevreyi ve insanları keşfeder. Kitap bende derin ve duygusal izler bırakmadı. Nasıl söylesem, bir dizi bölümü seyrediyor gibi hissettim okurken. Okumaya başlarsanız gün içerisinde bitirirsiniz muhtemelen. “Emanet Çocuk” sayesinde İrlanda’nın milli sporu ile tanıştım: Hurling! (Hurling, İrlanda’ya özgü geleneksel bir spor dalıdır. Bu spor, özel olarak tasarlanmış bir sopayla ve bir topla oynanır. Oyuncular, topu sopalarıyla kontrol ederken, rakip takım oyuncularına engel olmaya ve gol atmaya çalışır.)
Emanet Çocuk
Emanet ÇocukClaire Keegan · Jaguar Kitap · 20212,391 okunma
Resmi ideolojinin geçerli olduğu Türkiye gibi sosyal formasyonlarda, devlet politikalarına ters düşen bilgiye izin verilmez. Resmi ideolojiye ters düşmek veya onu eleştirmek cezai yaptırımlarla engellenmek istenir. İnsanların "ülke yararları"na ters düşen düşünce üretmeleri kesinlikle yasaktır. Ülke yararının ne olduğuna da kendileri karar verirler. Kurulu düzene eleştirel yaklaşan herkes "kötü düşüncelidir", "ülke yararlarını ve bütünlüğünü tehlikeye atar", "birlik ve beraberliği zedeler", "ulusal duyguları zayıflatır" vb... İnsanlar, düşünceleri, "iyi ve kötü", "yararlı ve zararlı" diye sınıflandırılır. "Kötü" ve "zararlı" düşünceler ve sahipleri yasal kovuşturmaya maruzdurlar. Böyle bir toplumun çağdaş ve demokratik olması da, kalkınabilmesi de olanaksızdır. Batı Ortaçağı'nda "doğru"ların tespiti kilise adamları tarafından yapılırdı. Bizim Cumhuriyetimizde de yasalar ve uygulayıcılar bu işi yapıyorlar. Eleştiri yollarının tıkandığı bir toplum, kendisi hakkında düşünme yeteneğine sahip değildir. Cezai yaptırım gerekçesiyle eleştiri silahını bırakmak ise gerçek entelektüel tavrıyla bağdaşmaz. Paradigmanın İflası Fikret Başkaya
Fikret Başkaya
Fikret Başkaya
Ah bu şarkıların gözü kör olsun...
En çok dinlenen müzikleri listeledim, ilk 10 da çoğu sanatçıyı tanımıyorum. Şarkıların çoğu küfürlü maksimum 10 dk dayanabildim. Bir yerde okumuştum çağdaş ve geleneksel anlamda müzik, ahlakın yüzyıllarca mücadele verdiği olayları temsil etmekteymiş.Ülkece müzik tarzımız konusunda ilginç bir seviyeye gelmişiz. Neyse çok fazla yorum yapmadan ben bildiklerimden devam ediyorum. 🌟
Zaman #yavaşla
Çağdaş insan işlerini hızla yapmazsa bir şey -zaman- yitirdiği kanısındadır, fakat kazandığında o zamanla ne yapacağını bilemez, o zamanı öldürmekten başka yolu yoktur.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
İnsan türünün milattan 15 bin yıl önce yaptığı ilk resimlerden bir kısmının bulunduğu Fransa'daki Lascoux mağarasındaki görüntüler insanın solumasıyla bile bozulduğu için artık sadece bilim adamlarına açık. Turistler için, tarih öncesinde dinî amaçlarla kullanıldığı sanılan mağaranın bir ikizini inşa ettirip çağdaş ressamlara bizonların, mamutların resimlerini kopya ettirmişler. Donsuz dolaşan, önüne gelenle sevişen bu ilkel paganların mağara mabetlerini bu denli koruyan, onların sanatına bu denli saygısı olan bugünün insanı, biz, iş kendi kutsal tapınaklarımıza, törenlerimize, ölülerimize gelince olağanüstü bir kayıtsızlık, saygısızlık, haddini bilmezlik içindeyiz.
Dışlanma, yani dışlanabilmek, bir ülkeden gitmek, çekilmek, bir siyasi rejimi terk etmek anlamında, çok küçük çaplı da olsa genelde bir ayrıcalıktır. Örneğin, bilindiği üzere, savaştaki bir ülkeden kaçan mülteciler, o toplumun en yoksulları değil, genelde birkaç bin euro karşılığında kendilerini ülkeden kaçıracak birisini bulabilecek gücü olan, orta sınıfa mensup ya da serbest meslek sahibi insanlardır. Fransa'da ya da Amerika'daki siyahların yaşamına baktığımızda ve maruz kaldıkları polis ve hukuk şiddetinin boyutunu göz önüne aldığımızda, dışlanmaktan ziyade zulüm mağduru oldukları söylenebilir. Sence de geleneksel siyasi dili dönüşüme uğratmak ve belki de merkezine, çağdaş siyasetin işleyişini analiz ederken zulüm fikrini yerleştirmek gerekmiyor mu?
Nefs, Akıl ve İmaN
İlim ve Sanat, IV, 23 (1989) Çağdaş toplumlar, yirminci yüzyılda gerçek bir cahiliyet devri yaşıyor. Bunca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen çağın insanı mutsuz ve muzdarip, savaşlar, sömürüler, yalanlar, çılgınlıklar, zulümler, edepsizlikler, sefaletler, dengesizlikler, cinayetler, intiharlar, hastalıklar... İnsanlık özlediği huzur ve
Bir uygarlığın bir milyon yaşını bulması ne demektir? Radyo teles kop ve uzay aracına sahip oluşumuz henüz yenidir, teknik uygarlığımız ise birkaç yüz yıllıktır. Çağdaş kalıba uyacak bilimsel düşünceler de birkaç bin yıllıktır. Genel anlamdaki kültürümüzün eskiliği yüz bin yılı bulmaz. Gezegenimizde insanın belirip gelişmesiyse yalnızca birkaç milyon yıl öncesine dayanır. Gezegenimizin üzerindeki teknik gelişme oranına ba- kılırsa birkaç milyon yıllık ileri bir uygarlığın kat ettiği yol bizimkinden birkaç milim ileride demektir. Bizden bir milyon yıl ileride olan bir uygarlık yıldızlar arası yolculuklar ve gezegenleri kolonileştirmekle ilgilenir mi? İnsanların ömür süresinin kısıtlı olmasının bir nedeni vardır. Biyolojide ve tıp bilimlerinde çok büyük ilerlemeler, bu nedeni araştırarak uygun çözümler bulabilir. Uzay yolculuklarıyla ilgilenişimiz, acaba kendi yaşam süremizi uzatma ya da sonsuz kılma çabalarımızdan mı ileri geliyor? Ölümsüz insanlardan oluşan bir uygarlık, yıldızlar arası keşiflere çıkmayı gereksiz ve çocuksu mu bulur? Ziyaret edilmeyişimiz, uzayda yıldızların dizi dizi bol oluşundan ve yakınımızdaki bir uygarlık bize ulaşmadan önce uğradığı yerde keşif nedenini yitirmesinden ötürü olabilir.
Sayfa 330 - Altın Kitaplar
Reklam
"Dünya mitolojisini dolduran daemonik kadın arketipleri, doğanın kontrol edilemez yakınlığını temsil ederler. Onların geleneği, edebiyat ve çağdaş filmler aracılığıyla tarih öncesi putlardan günümüze neredeyse hiç bozulmadan taşınır. Temel imgesi erkekler için ölümcül femme fatal’dir. Batıda doğa geri plana sürüldükçe, bastırılmışın geri dönüşü olan femme fatalle daha çok karşılaşılır."
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.