Ölümü düşünüyorum
Laleli'de bir sokak tabutum geçiyor
Saygı duruşunda bilmediğim insanlar
Bütün pencereler açık biri kapalı
Kederlerim, ümitlerim, hayallerim
Ve gelen bir iki dost mezarlığa kadar
Sonra kadınlar kadınlar gözleri yaşlı
Ölümü düşünüyorum
Bütün pencereler açık biri kapalı
“Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.”
İnsanlar 25 yaşından sonra çok şeyi sindirip anlarmış.
Ben 16 yaşımdayken yabancı olduğum şehirde, kültür'de anladım, kendimi ve ne istediğimi, ondan olmalı mutluluğum orantılı, üzüntüm ölçülü.
Bence taşkınlığın her türlüsü kötüydü. Artık yaşamak yormuyor ve endişe duymuyorum.
"Sustuğum şeyler var,
hiç konuşamadıklarım,
hiçbir zaman konuşamayacaklarım...
İçinde kaybolduğum şehirler var,
bir de; içimde kaybolup giden insanlar..."
"Sustuğum şeyler var,
hiç konuşamadıklarım,
hiçbir zaman konuşamayacaklarım...
İçinde kaybolduğum şehirler var,
bir de; içimde kaybolup giden insanlar..."
Sustuğum şeyler var,
hiç konuşamadıklarım,
hiçbir zaman konuşamayacaklarım...
İçinde kaybolduğum şehirler var,
bir de; içimde kaybolup giden insanlar...
Cahit Sıtkı Tarancı
Kelime ağlar, kelime gülümser. Kelimenin bir değil birkaç mânası, kıvamı, tadı, rengi, gölgesi, ışığı, çağrışımı ve büyüsü vardır. Kelimede sır saklıdır. Yeter ki o, okşansın ve mısranın en yakışan yerine konulsun.