Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
(...)
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
Bana bütün bilmediklerimi anlat. Göğü, denizi, kendi kurduğun mitolojik dünyayı, tedirginliğini, coşkunu, hayatını, her şeyi anlat.
Seviyorum.
Seviyorum değil, korkunç seviyorum.
Mutlak hakikatin sembolü ve Allah'ın dünyaya temas ettiği nokta addedilen Kâbe'yi tavaf eden Müslümanların her birinin, her adımda onu başka şekilde gördükleri hakikati yüce bir örnektir. Var olan her şey zaman ve mekân ile kaimdir, zaman ve mekândan münezzeh olan tek doğru Allah'ın doğrusudur. Ancak bu mutlak doğru etrafında O'nu her cephesi ile anlamaya çalışmak da insanın kaderidir
Geçen yıl da Haziranın sıcak günlerinde
Çocuktum, böyle aşıktım.
Rüzgarlar yakardı ayak bileklerimi,
İçimi en güzel sevdalar sarmıştı,
Caddelerde gider gelirdim.