~~~ TANRI ile SOHBET 1-2-3 ~~~
İlk serisiyle beni etkileyen kitabın sonuna gelmiş bulunuyorum.
Zevkle ve gerilimsiz, iyi hissettiren, beynin yoğunlaştığı, bakış açınızı, ufkunuzu yükselteceğini düşündüğüm kitap. Dili gayet okunaklı ve anlaşılır.
Diyaloğa Tanrı olduğunu düşündüğü bir enerjiyle sürdüren karakterimiz, soru cevap
Hepiniz birmiş gibi davranın. Herkese, zor durumda olan "siz"miş gibi görün. Herkesi, sadece eşit şans verilmesini isteyen "siz" miş gibi görün. Herkesi, farklı deneyim yaşayan "siz"miş gibi görün. Herkesi yeni bir gözle görün. "Her şey yeterince varmış" gibi davranın. Yeterince paranız, "yeterince" sevginiz "yeterince" zamanınız olsaydı nasıl davranırdınız? Daha özgürce, daha eşitçe, daha rahatça paylaşır mıydınız..?
Futbolcularınıza, film yıldızlarınıza, öğretmenlerinizden, bilim insanlarınızdan, ruhsal rehberlerinizden çok daha fazla para ödüyor ve önem veriyorsunuz. Her şeyi tam tersine yapıyor ama aksi istikamete gitmek istediğinizi söylüyorsunuz.
"İyilik" zıddı olmadan var olamaz. Bu yüzden kötülüğü de yarattınız. "Kötü" de olsanız iyiliğin bilinmesine katkıda bulunuyorsunuz. Yine yararlısınız.
Yaşamı bilmek için ölümü yarattınız. Yaşamın değerini daha "iyi" anlayabilesiniz diye. "Kötülük", yaşamın tersten okunuşudur! İngilizce'de "evil" kötülük şeytani anlama geliyor. "Evil" in tersten okunuşu "live" yaşam demektir. Bilgeliğinizi, dilinize kattığınızın farkında bile değilsiniz
Kutsal kitaplarınız değiştirilmeden önce şöyle diyordu: "Biz, insanı kendi benzerimiz ve aynımız olarak yarattık."
Yaşam, tanrı'nın kendisini yarattığı ve yarattığını deneyimlediği bir süreçtir. Bu yaradılış süreci sonsuzdur. Görecelik ve fiziksellik tanrının araçlarıdır.
Saf enerji spirit tanrıdır enerji maddeye dönüşerek (spirit) fiziksel biçim alır.
Bu enerjinin vibrasyonu düşürmesiyle olur.
Sizin toplumunuzda, bir bebek "altına yaptığı" için utanç duyar mı? Tabii ki duymaz. Ta ki "tuvalet alışkanlıkları" konusunda utanç duyması ona söylenene kadar. Bir çocuk cinsel organlarıyla oynamaktan zevk aldığı için suçluluk duyar mı? Tabii ki duymaz. Ta ki ona suçluluk duyması gerektiği söylenene kadar.
Bir toplumun gelişkinlik ölçüsü, o toplumun kişiye ya da davranışa yapıştırdığı "suçluluk" ve "utanç" etiketlerinin çokluğuyla ters orantılıdır.