Marcus Aurelius: "Acı, acı hakkındaki canlı düşüncedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikâyet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir."
Gökten düşen melek muhtemelen, diğer meleklerin henüz tatmadığı o yalnızlık duygusunu arzuladığı için tanrıya ihanet etmişti. En acı ve kırıcı olan şey, bu hayatın acılara karşılık olarak mükafatla sona ermemesi. Operadaki gibi zaferle değil, ölümle son bulacak olması. Yalnızca ölüm karşısında saygıdan çok korku duyan bir korkak, bedeninin zamanla bir otun taşın ya da kurbağanın içinde yaşayacak olmasıyla teselli olabilir. İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışında değil içindedir. Hayat can sıkıcı bir tuzaktır.
“Biz,yiyecek satın almak için pazara giden, kendi saçmalıklarını konuşup dinleyen,evlenen, ölülerini sessiz sedasız mezarlığa taşımaya çalışan, gündüz yemek yiyip gece uyuyan insanları görüyoruz. Oysa acı çeken insanları, hayatta, kulis arkalarında olup biten korkunç şeyleri görmüyor, duymuyoruz. Her şey sessiz ve sakin; ortada sadece dilsiz istatiklerin protestosu var:
Şu kadar insan aklını oynattı, şu kadar litre içki içildi, yetersiz beslenmeden şu kadar çocuk öldü vb…”
Merhaba arkadaşlar. Hepimize mutlu akşamlar ve iyi hafta sonları dilerim. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisine başlıyoruz. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam Yayınları üzerinden yapılmış
"Kaderine katlanmasını bil ve inançlı ol. İnanıyorum ben ve o kadar çok acı çekmiyorum şimdi... Bir görevim, bir amacım olduğunu düşündüğümde, hayattan korkmuyorum."
Acı aslında yalnızca güçlü bir fikirdir, bu fikri değiştirmek, yok etmek için çaba sarf eder şikayet etmeyi bırakırsan yok olur. Bu doğru. Akıllı insan ya da yalnızca muhakeme yapabilen düşünen insan diyelim acıya karşı gösterdiği direnç ile belirgin bir şekilde diğerlerinden ayırt edilebilir. Daima memnundur ve hiçbir şey onu şaşırtmaz.