Suyunuz Ne Kadar Isıtılmış Kontrol Ediyor musunuz? Hiç sanmıyorum! Suyun ne kadar ısıtılmış olduğunu neyle ölçmek gerektiğini biliyor musunuz? Hangi suyla ısıtıldığınızı biliyor musunuz? Bilseydiniz ve bildiğiniz halde harekete geçmiş olsaydınız bu halde olur muyduk? Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk; Bir kurtarıcı beklemeyin o kurtarıcı
bu hayrın ne olduğunu kesin olarak bilmek istiyorsun.
"Böyle bir şey olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi," diyor, gücü olsa hayret nidası atacak. "Anladığım kadarıyla sana teslimiyeti öğütleyen kişilere biraz kızgınsın." "Kızgınım demek doğru değil. Ama ikna olmak istiyorum." "Sana yaşadığın bu olayın aslında senin için yazılmış bir çek olduğunu söylüyorlar ama
Sayfa 86
Reklam
Gerçek Bilgi/İlim ve Malumat Arasındaki Fark
İşin aslı öğrenmek, bilgiyi işleme sokabilmek ve kullanabilmektir. İnsanda bu faaliyetlere dair bir meleke oluşmasıdır. En teorik konularda dahi durum böyledir. Yani örneğin fıkıh usulü ya da bilim felsefesi öğrenmek, kelime ezberlemekten ya da sayfalarca okumaktan ibaret değildir. Bu ilmi, meselelerle karşılaştığında adeta bir "meleke"
Bu açıdan neyi bilmediğinizi bilmek önemli bir seviyedir. Birkaç konuyu düzgünce öğrendiğinize o konuda konuşan çok kişinin saçmaladığını fark eder ve sadece malumatın gerçekten bir şeyi bilmek olmadığını müşahede edersiniz. Kendiniz de sadece malumat düzeyinde bildiğiniz hususlarda ahkam kestiğinizde ne kadar saçmalayabileceğinizi bilirsiniz. Konuşanların ciddi bir kısmı hiçbir konuyu "gerçekten bilmek" düzeyinde çalışmadığı için malumatlarla konuşur, kitap telif eder.
... Fakat Prag onun melankolik mizacına uygun bir şehirdi. İnsan bu günlerde huzurlu bir melankoli halinden başka bir şey istemezdi ki! Ve ilk kez gönülsüzce Çek hemşerilerini takdir edebileceğini fark etmişti: Marksist bir hükümeti seçtikleri için değil... Marksizm'in soluksuz bir felsefe oluğunu artık aptallar bile anlamıştı! Onların seçimlerinde aşırıya kaçmamış olmalarını seviyordu.Kafasının içinde olabilecek en rahatsız edici soruyu evirip çeviriyor, o salak avizeye bakmaya devam ediyordu. Evini çok feci bir şekilde özlüyordu, ama porselenler hiç aklına gelmemişti. Dairede tek başına kalan Marta'dan başka bir şey düşünemiyordu
Sayfa 82
Korku'nun imgeleri
"Ben aslında korkuyorum, fakat korku filmlerini kaçırmam" diyenler neden bu mazohistliklerini ısrarla sürdürüyorlar? Çünkü (bir olası) eskiden sirk oyunlarını, idamları ve işkenceleri izlemek için arenalarda toplanan, meydanlara dökülen, Fransız devriminde giyotinlerin etrafına üşüşen, alkış tutan, heyecanlanan, bayram eden kalabalıklarla bugün bir beyaz perdenin ya da bir beyaz cam ekranın karşısında ürperenler arasında hiç fark yoktur.
Reklam
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.