Özlem Ertan, 14 Eylül 2021 Evrensel Gazetesi yazısından.
evrensel.net/haber/442576/ya...
Ozan Ertürk’ün yazdığı "Ruhban", kurgusu ve konusuyla ilginç bir roman. Alt başlık olarak belirlenen “Yeni Çağ Mitolojisi” tanımına uygun bir eser olduğunu da rahatlıkla
Fizik, kimya ve biyolojiyi kullanarak birçok şeyi açıklayabiliriz. Dünya’yı, uzayı, bildiğimiz evreni, çiçekleri, böcekleri.
Bunların dışında kalan çoğu şey için de din var zaten.
Dinin de anlatmak istemediği şeyler için matematik var
ama bu konuya sonra değineceğiz.
Tüm bunların dezavantajı: insanlar mahdut hayal güçleriyle
bunu aşamıyorlar. Yaratıcımıza olan inancımız bile
inanabildiğimiz kadarıyla sınırlı.
Bu sınırları aşmak kolay değil.
Hele ki bu bedenin içinde hapsolmuşken.
Ama yine de çok daha fazlasını yapabiliriz.
Çok daha fazla âşık olabilirsiniz.
Daha fazla sevebilirsiniz.
Bilseniz, çok şeyin değişeceği vazifeleriniz var.
Sizden önce başkalarının düşündüğü, bildiği… Hissettiği.
Ama önce size acıdan nefret eden bir adamın hikâyesini
anlatmam gerekiyor.
Fiziksel ya da metafiziksel. Ay en sevdiğim konu. Gerçekten.
Olaylar olaylar. Ve neler neler.
Her şeyin bir açıklaması muhakkak vardır.
Şeyler ikiye ayrılır: Ya fizikseldir ya da metafiziksel.
Tabii ki ikisini de tamamıyla anlamak mümkün değildir.
Çünkü iki kavram da onu anlamaya çalışan zihinlerden
her daim daha büyük olacağı gibi, bu bilgiye vakıf olanların bu
evrenden çözülerek ayrılması gerekir.
Yine de bilinç taşıyıcıları fiziksel ve metafiziksel olayları
tecrübe edebilirler. Çünkü bu iki evren de gözlemlenebilir
durumdadır. Yani bilinç taşıyıcıları tarafından fark edilebilir.
Ama bilginin tamamı değil sadece payına düşen kısmı
anlaşılabilir. Hangi kısmı olduğu ise bilinç taşıyıcısının
gözlerini açtığı koordinatlarla bağlıdır.