"Başka bir diyara, başka bir denize giderim, buradan daha iyi, bambaşka bir şehir vardır elbet!", dedin. "Kader gibi, her çabam olumsuz bir hükümle yapıştı yakama; ve kalbim gömülmüş bir ceset gibi sanki... Niceye dek; burada çürümeye terkedilecek, böyle? Gözümü çevirsem nereye, baksam nereye, Kapkara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, Bunca yılı boşuna tükettiğim bu şehirde."
Kraliçesi olmayan bir kovanda hayat artık bitmiştir ama üstünkörü bakıldığında o da diğer kovanlar gibi canlı görünür. Arılar, öyle güneşinin sıcak ışığı altında, kraliçesi olmayan kovanın etrafında, diğer canlı kovanların etrafında döndükleri gibi güle oynaya dönerler; bal kokusu yine uzaklara kadar yayılır, arılar yine içeri, dışarı uçarlar.
Sayfa 394Kitabı okudu
Reklam
Kader gibi, her çabam olumsuz bir hükümle yapışır yakama; ve kalbim gömülmüş bir ceset gibi sanki...
Konstantinos Kavafis
Konstantinos Kavafis
'Zaman bütün yaraları geçirir.'
Sayfa 89 - Altın Kitaplar
ÇIKSAM gök şarlayarak devrilse ardımdan – ölürsek bir partizan gibi ölmeliydik – yürüsem parçalanmış bir ceset tazeliğinde yürüsem beynimde kıpkızıl bir serinlik sonra denizler devirebilirim dudaklarımdan sonra aşk, sonra dirlik: partizan
Altın Elbiseli Adam: 1970 sonlarında Atsız'ı heyecanlandıran ve onu meşgul eden hadiselerden biri de Kazakistan'da bulunan Altın Elbiseli Adam'dır. 1969 yılında Almatı yakınlarındaki İssık kasabasında bir kurganda bulunan altın plakalarla kaplı bir ceset ve çevresindeki eşyaların M.Ö. 5.4. asırlara tarihlenmesi önemliydi. Ama daha
Reklam
Esasta her canlı mutlak bir ceset Dünyamız soluyan ufak bir ceset
Ulu orta...
seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin nazlanırsın ama bir gün gelirsin' düşen bir yaprağa bağladım hayatımı olsun artık diyorum ne olacaksa paralı asker miyim neyim ben ekleyip duruyorum sabahları akşama ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim nasıl bir dostluk ki bu,hem
Devlet öyle bir binadır ki çöktüğü zaman altında sadece halk kalır. Yıkıntılarının arasından çıkan tek ceset, halka ait olandır.
-İçimdeki Kördüğüm- Şiiri (A.Kadir Üyümez)
Ruhumun derinliklerinde ulaşamadığım, Şuurumun ötesinde anlayamadığım Bir kördüğüm, bir karadelik var içimde: Bir türlü çözemediğim, dolduramadığım... Ne yaşama sevinci, ne de ölüm korkusu Ne zenginlik hevesi, ne de mal-mülk arzusu Ne ikbâl telâşı, ne de mevki-makam tutkusu Bir açlık var içimde; bir türlü doyuramadığım... Bazen, bir ceset gibi hissiz-ruhsuz yaşarım Bazen de volkan gibi dolar-taşar arzularım Kimi gün bulut olur, çöker başıma duygularım: Tufan olur, sel olur bir türlü durduramadığım... Ne mutlu bir yuvanın sadık, güzel dişisi, Ne şirin yavruların cıvıl cıvıl neşesi, Ne de sevda yelleri dağıttı başımdaki bu sisi: Lâbirente döndü hayatım, çıkışı bulamadığım... Yetiyormuş yaşadığını bilmek; sevse de, sevmese de Fark etmezmiş aslında; gelse de, gelmese de Meğer, vuslat önemli değilmiş sevginin özünde: Bir hayâl, bir rüya oldu artık uyanamadığım...
Sayfa 14 - Ay YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
206 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 13 days
"AİLEMDEKİ HERKES BİRİNİ ÖLDÜRDÜ" "Sana nasıl davrandıklarına bir bak. Ve hâlâ onlara borçlu olduğunu mu düşünüyorsun? Bir gün ailenin damarlarında kimin kanın aktığıyla ilgili olmadığını, bu kanı kimin için akıttığına dayandığını anlayacaksın." Hikayeyi kitabın hem ana karakteri hem de anlatıcısı Ernest Cunnigham'dan
Ailemdeki Herkes Birini Öldürdü
Ailemdeki Herkes Birini ÖldürdüBenjamin Stevenson · Altın Kitaplar Yayınevi · 061 okunma
Köprüden Önce On Çıkış!
Hep ikilik birlik içindir; Bak, iki göz bir görüyor. Birlik ise dirlik içindir; Bak, iki göz bir görüyor. Ruh ve ceset arş ve felek; İnsan ve peri cin ve melek. Birlik için hep bu emek; Bak, iki göz bir görüyor.
Yunanlılar, Kırpoğlu Köyü'nü, köylüleri daha evvel pencerelerini taşlarla ördükleri evlere kapayarak ateşe vermişler, çoluk çocuk, kadın erkek bütün halkı bu suretle imha etmişlerdir. Yunanlıların kaçmaları üzerine bu köye gelen Kolordu Karargahı, tamamen yanmış ve içleri kömür olmuş insan cesetleriyle dolu bir manzara ile karşılaşmıştır. Simsiyah kesilmiş olan bir çok kol ve bacak yığınlarının arasında bazı bilezikli kadın kolları ve pencerelerin demirlerine yapışmış kalmış bir çok çocuk elleri görülmüştür. Menemen'de çeşitli yerlerde, çukurlardan Türk cesetleri çıkarılmış, bazı yerlerde de cesetlerin yakılarak imha edildiği gözlenmiştir. Bergama muhacirlerinin iltica ettikleri tarafsız mıntıkaya 31 Ekim 1919'da ani bir taarruzda bulunan Yunanlılar katliamda bulunmuşlardır. Yunanlılar, Erbeyli'de 53 Türk'ü, şehir dışında ellerini, burunlarını vs. azalarını kesmek suretiyle türlü işkencelerden sonra katl etmişler; bir çukura gömmüşlerdir. Nahiye Müdürü bir çukurda 250 ceset bulduklarını ifade etmiştir.
Sayfa 65 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okuyor
Bana gelince; bir ölü gördüğümde, ölümü, bir gidiş anına benzetirim. Ceset ise, üzerimizden çıkardığımız giysileri hatırlatır. İçimizden biri çekip gitmiş, hem de o benzersiz, biricik giysisini yanına almadan.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.