Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
NATAŞA
1.
Nasıl ki
Bir ana ceylan
Vurulmuş yavrusuna
İçten yanıyorsa
Biliyorum güzelliğin yeraltı nehirlerine benzer
Biliyorum bir sır gibi güzelsin
Hani anlatılmaz duygular vardır
Hani şarkılar vardır
Sevip söyleyemediğimiz
Şiirler vardır unuttuğumuz
Aşina çehreler vardır hani
Zaman zaman hatırlayamadığımız
İşte sen o kadar güzelsin
Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki
Şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum
Şunlar gözlerindir diyorum bakamıyorum.
Düşün kahrımdan ölmeliyim artık
Ölemiyorum.
-Karanlığın Çağırışı-
Güne güzel bir şiir ile (NA TA ŞA)...
Nasıl ki
Bir ana ceylan
Vurulmuş yavrusuna
İçten yanıyorsa
Ve nasıl ki
Teksas'lı bir kız
Almanya'da öleni
İstanbul'da arıyorsa
ÖSYM sorularındaki bir paragraf
Aşkın nörobiyolojisi alanında çalışanlara göre beynin
ödül sistemi olarak adlandırılan ve dopamin hormonu salgılayan kısımları, aşk ile birlikte aktifleşiyor. Başka bir ifadeyle beynimiz, âşık olduğumuz kişiyi "ödül" olarak görüyor. Özellikle de flört evresinde karşımızdakinden gelen bir söz, bir bakış veya bir gülümseme bu sistemi harekete geçirip bundan keyif almamıza, bir tohumdan ormanlar yeşertmemize sebep oluyor. Bu da bizde bu keyif hâlini tekrar tekrar deneyimleme isteği doğuruyor. Bazı psikologlar, bu nedenle aşkı, bir bağımlılık olarak tanımlıyor. Aşk sayesinde daha da artan dopamin hormonu, kendimizi iyi hissetmemizin yanı sıra enerjimizin yükselmesini ve konsantrasyonumuzun güçlenmesini sağlıyor. Aşık olduklarında şairlerin daha güzel şiirler yazmasında, müzisyenlerin daha güzel besteler yapmasında hep bu artış etkili oluyor.
Karanlığın Çağırışı
Ben böyle olsun istememiştim
Ya sana çok yakın ya senden çok uzak olmalıydım
Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
Büyük dağlar derin denizler olsun istiyordum
Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi
Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim
Dağda yanan bir çoban ateşi gibi
Gökte bir yıldız gibi seni görmeli seni yaşamalı
Ve senden çok
NATAŞA
1.
Nasıl ki
Bir ana ceylan
Vurulmuş yavrusuna
İçten yanıyorsa
Yaşamak ancak insan kalabilmekle mümkündür ve siz sanki çok şeysiniz. İşin gerçeği; insan olmak
ve hayatı hayvanlardan daha az anlamak ne hazin şey, bilseniz yeterlidir. Belki beni yanlış anlayacaksınız ama zaten içten duyulan şeyler hep yanlış anlaşılır. Üstelik adam sandiginiz birini tanidiginizda , kötu sandiginiz adamin kıymetini bilmek için.
Mesela bugün kalbimi eski bir plak gibi, öyle çok tersine çevirdim ki.Sonra bi ara düşündüm orta hallice.
Dedim ki, Ne makine şu insan be! İçine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun. İç çekmeleri,
gülüşler ve düşler çıkıyor.
Bir adam bulup âşık olacağım,
en salak halim gelip yüzüme yerleşecek, yaşamak bir başka heyecan ve boyut kazanacak. Adama şiirler yazacagim. O bana UMUT verecek ya da bana öyle gelecek, orası önemli değil.
Bir gün “ gel !” diyeceğim,
gelmeyecek. Ben saldıracağım içkiye.
Neyse, her neyse; konumuz bu değil.
İçtigim için mi bir şey olamıyorum kimse için ?
Yoksa kimse için bir şey olamadığım için mi içiyorum acaba?
Derin düşünceler içindeyim lan ve ne kadar çok insana içerliyorum bir bilseniz.Sevdiğimiz kadar sevilmedik madem.Biz de rakı içelim dedik hayırlısıyla, onurunuza kavak ağaçları.
Bu arada,
İyi geceler, insanoğlu.
Sana da,
İyi Geceler Lan Yaşamak..
Hikaye bana ait .
Bir gün (Çalışkan) Bir arı daglar da bayirlar da dolaşırken çok uzaklardan kendisine gülümseyen Beyaz Bir (ÇİÇEK) görmüş .bu çiçek gibi bir çiçek görmemiş olmalı çünkü Oracıkta bayilmisti.
.daha önceden de bir çok bunun gibi çiçeğin tadına lezzetine doymak istemişti fakat onca sıkıntı onca zahmet e ve caninin yanmasına rağmen çalışkan ariya güzel bir çiçek gibi görünüp solmuş veya başka arılar tarafından üzerine konulmuş tu ama onlar ariya soylememsler di .
bizim çalışkan arı pes etmeyip tüm kalbi ile çiçeğe o muazzam gözündeki ve gönlündeki "ÇİÇEĞE " besteler ve şiirler yazmaya başlamış ve ÇİÇEĞE doğru ilerlemeye başlamış ..yoluna çıkan bütün engelleri aşarak ve tüm sıkıntılara karşı gelerek arı sevdiği cicege ulaştı .ama bir sıkıntısı vardı arının cicege bir türlü ona içinde beslediği muhabbeti sevgiyi ve aşk i soyleyemiyordu...
belki ÇİÇEK te ariyi seviyordu ama hiç bir arı konmamış ki o cicege ...Hiç bir arının konmasına izin vermemiş ki çiçek ne yapsın. Derken aylar yıllar gec mis sonunda Çiçek gerçekten de arının onu sevdiğini anlamış ve hiç kimseye duymadığı sevgiyi aşkı muhabbeti ona duymuş .
beraber bir ömür boyu yaşamış lar ve sonunda Arı Bir gerçek öğrenmiş Dünyaları verseler de değişmem dediği çiçeğin sevdiği başka bir arı vardı ama arı bunu başka bir çiçekten öğrendi o Beyaz çiçek arının öğrendiğini duyunca solmuş ve CALISKAN ariya kefen olmuştu. ..
Bir yer var orada ikimiz için
Orada, bildiğin gibi şiiristanda
Evler Yunus'un evleri
Yollar Emrah'ın yolları
ve Hayyam'dan birer rubai gemiler limanda
Deniz bildiğin gibi Orhan Veli'den kalma
Mevsimse Yahya Kemal'in sonbaharı
Nedim'dir seyreylediğin bir elde mey, bir elde gül
Çeşmeler Karacaoğlan'ın
Dağlar Küroğlu'nun dağları
Tarancı'nın kuşları havada dönen
Kadınlar Haşim'in kadınları görüyor musun?
Yeter bir nabız gibi vurduğun bende
Bana bir şiir ver güzelliğinden
Bütün şiirler senin olsun
Şiiristan sultanı, devletlü gönlüm emreylesin yeter ki
Güzelliğinden nice ülkeler kurulur
Yoksan gece ve ölüm
Varsan el sürdüğün herşey şiir
Ayak bastığın her yer şiiristan olur.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ben böyle olsun istememiştim
Ya sana çok yakın
Ya senden çok uzak olmalıydım
Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
Büyük dağlar,derin denizler olsun istiyordum.
Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi
Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim
Dağda yanan bir çoban ateşi gibi
Gökte bir yıldız gibi
Seni görmeli
Seni yaşamalı ve senden çok