Bugün çok garip hissettim bir an. Sanki varlığım asıl benliğimi ortaya çıkaramıyor gibi. Sanki herkese karşı bir oyun içindeymişim gibi. Kendimi tanıyamıyorum. Kimim ben diye soruyorum? Aldığım cevaplar, yaptığım şeyler kalbimle uyuşmuyor. Kendime yalan söylüyorum. Ve o kadar güzel beceriyorum ki bunu bazen ben bile inanıyorum. Soruyorum kendime kim gerçek "beni" tanıyor diye. Cevap alamıyorum. Sanırım daha ben bile tanıyamadım ki kendimi. Ama insanları çok iyi anlamışım, gözlem yeteneğim çok iyi gelişmiş. Bir insan hakkındaki düşüncemde yanılmıyorum. İnsanları hep tanıyormuşum gibi. Ama kendime bir türlü ulaşamıyorum. Sanki gerçek "ben" o kadar iyi gizlenmiş ki onu ben bile bulamıyorum.
~HM~
03/06/21
Üç yıl öncesinden bir yazı biraz geçmişime bakmak istedim. Bazı şeyler hala tam oturmamış olsa da artık kendimi tanıyorum. Kimim ben? Dediğimde cevabım var. Üç yıl önce bunları yazdığım zamanları düşünüyorum. Ne kadar saf ve temiz duygular beslemişim. Ne kadar saf bir düzene uydurmuşum kendimi. O yazıları paylaşamayacağım ama ne kadar çok şey öğrenmişim gurur duydum kendimle. Ama düşünüyorum da çoğu da acı ile oldu. Olmamalarını da ister miyim diye soruyorum kendime net bir cevap alamıyorum.
~HM~
Çocuğuna sor? Beni mi daha iyi tanıyorsun, Allah’ı mı? Allah’a ait 10 özelliği sayar mısın? Yani esmasından 10 ismi manasını vererek sayar mısın? Çocuğun yaşına göre, bu ve benzeri sorulara alacağın cevaplar anne babalık mesleğinde geldiğin noktayı veya gelemediğin noktayı gösterecek.Bir denemeye var mısın?
23.ayet:Meşhur ayet; Anne babaya öf bile demeyin! Allah (cc) anne babaya bu değeri, bu dokunulmazlık zırhını neden vermiştir? diye sorduğumuzda karşımıza birçok cevap çıkabilir.Peki cevaplar içinden hangisi öne çıkar? Anne babaya bu değer görevinden dolayı verilmiştir.Anne babanın öncelikli görevi “Allah’ı sevmek ve sevdirmek, tanımak ve tanıtmaktır.”
"Cevap bulamadı, cevaplar her zaman kendilerine gerek duyulduğunda gelmezler; çoğu zaman da cevabı bekleyerek öylece kalmak, mümkün olan tek cevaptır."
Şakaklarına düşen aklar
Neyin kırgınlığı
Kimlerin izleri asılı kaldı benliğinde
Kimlerin sureti çizildi bedenine
Kimlerin kalp kırıklığı yansıdı aşk kokan cümlelerine
Kelimeler yetmez biliyorum serzenişlere
Biraz sitem,biraz hüzün yapıştı üzerime
Anlayana kadar sükut edeceğim merak etme
Ne soru ne de cevaplar kaldı bende
Bıraktım herşeyi seni bıraktığım gibi
Merak etme...
31/8/2023
Pınar PEKĞÖZ
“Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilmez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu her şeyi o an yaşama meselesidir. Şu anda soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ileride farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın.”
Onlardan bazıları cinlerle büyü yaparlar. Bir ruhtan cevap almak isteyen insanlar, kâhinler tarafından çadıra çağrılırlar. Çadırın ortasına pişmiş et koyarlar. Büyüyü yapan kam, formüllerini söylemeye başlar. Elinde küçük bir davul tutar ve bununla yere kuvvetlice vurur. Nihayet kendinden geçer ve kendini zincire vurdurur. Bunun üzerine karanlık altında cin gelip eti yer ve soruları cevaplar. Wilhelm Usta'nın bana anlattığına göre, bir keresinde bir Macar gizlice onların arasına girmiş. Yukarıda yurtta oturmakta olan cin bağırarak içeri girmeyeceğini, çünkü içeride bir Hıristiyan bulunduğunu söylemiş. Macar bunu duyunca oradan hızla kaçmış; oradakiler de onu aramaya başlamışlar..
Sonra sorular başlıyordu;hakiki ve sahte sorular,açık seçik ve tuzaklı sorular,bir şeyleri gizlemek için sorulan ve yem olarak ortaya atılan sorular ve cevaplar...
Son zamanlarda bu soruyu her sorduklarında aynı cevabı verdim. Soran kim olursa olsun, ne amaçla sormuş olursa olsun yanıtım hep aynı oldu. Gözlerimdeki samimiyetsiz ifade fark edilmesin diye yüzümü hafifçe yere eğip, biraz da dudağımı umursamazlık hissi uyandıracak şekilde büküp, her şeyin olması gerektiği gibi ya da en azından alışıldığı gibi gittiğini söyledim. Karşımdakilere bir zarar vermediğimi düşündüğüm yalanları daha kolay söylüyorum.
Aslında bir dönem biraz daha samimi, biraz daha gerçeğe yakın cevaplar vermeyi denedim. Bir çırpıda ne var ne yoksa anlatayım diye geçti aklımdan.
Yaşadıklarımı, hissettiklerimi bütün açıklığıyla anlatmak gibi, bugün düşündüğümde son derece aptalca gelen çabalara giriştiğimi hatırlıyorum.
Sonra bundan vazgeçtim. Bunun fazlasıyla saf bir durum olduğunu hissediyordum.