Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Chilekesh

·
Puan vermedi
II. Abdülhamit dönemini esprili bir dille anlatan eser, yazarın tek romanı olarak kabul edilebilir. 80'li yıllarda tek kanallı yayıncılık zamanında dizisi çekilmişti. Dolu dolu bir dönem kitabı olduğunu düşünüyorum lakin üslup, edebi anlatım kendimi zorlasam da beni içine alamadı. Maalesef seksen sayfa sonra bırakma kararı aldım. Bir süredir bu tarzda, okumakta zorlandığım, bana hitap edemeyen eserlerde inatçı davranmamayı seçiyorum. Hayat kısa, okunacak değerli eser ise çok fazla.
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,420 okunma
Reklam
368 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Yazarın Malatya Cezaevi'deki yaşantısından yola çıkarak yazdığı bu roman, ölümünden sonra yayımlanmış. Romanda zaman zaman anlatıcı, zaman zaman baş karakter Murat (Kemal Tahir) konuşmakta. Murat, siyasi tutuklu olup cezaevinde müdür, gardiyanlar ve hükümlüler tarafından saygı görmekte olan bir yazardır. Dışarıdaki hayatında çapkınca bir tabiatı olsa da cezaevinde, kadın gardiyan ve kadın hükümlülerin kendisine olan düşkünlüklerini suistimal etmeyecek kadar iradesine hakim bir kişidir. Elinden geldiğince mahkumlara iyilik etmeye, tavsiyeler vermeye çalışarak hapishaneyi onlar için katlanılabilir bir yer haline getirmeye uğraşır. Akıcı, güzel bir kitap. Tavsiye olunur.
Karılar Koğuşu
Karılar KoğuşuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20201,074 okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Tomris Uyar, Fatih Özgüven ve Nazım Dikbaş'ın çevirdiği dokuz adet öyküden oluşan kitap, öykü türünü pek sevmeyen bir okuyucu olsam da hoşuma gitti. Öykülerin hemen tamamında ırkçılık eleştirisi var. Kahramanlar genellikle dar kafalı sıradan faşistler. Irkçılığın geniş kitlelerce nasıl da içselleştirildiğini, ırkçı kişilerin bu yaklaşımlarını nasıl da haklı ve doğal bulduklarını esprili bir dille hicvediyor. Öte taraftan yine öykülerin çoğunda anne kız arasındaki çekişme, daha doğrusu anlayışsız, küt kafalı anne modeli ön plana çıkartılmış ki yazarın annesiyle ciddi sorunları olduğunu düşünüyor insan. Üçüncü olarak dikkatimi çeken şeyse hemen her öyküde ölüm temasının olması ve şaşırtıcı sonlarla - öyküleri okudukça aslında buna alışıp şaşırtıcı sonları tahmin edebiliyor insan - bitmesi. Akıcı bir üslupla yazılmış öykülerden oluşan kitap bir günde okunabilir.
Her Çıkışın Bir İnişi Vardır
Her Çıkışın Bir İnişi VardırFlannery O'Connor · Metis Yayıncılık · 201190 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
414 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Öncelikle ifade etmem gerekir ki zekice kurgulanmış, usta bir kafadan çıkmış bir kitap. Yazarın diğer eserlerini de okuma isteği uyandırdı bende. 1981 yılında yaşadığı - duyarsız kaldığı, şahit olduğu, engellemek için hiçbir şey yapmadığı - bir olaydan sonra bilimkurgunun konusu olabilecek bir tarzda bulaşıcı bir hastalık - bildiğimiz fiziksel değil, ama ruhsal ve öldürücü - kapan baş karakter, bu hastalık nedeni ile ona aşık olan her kadının ölmesine neden olur. Bu distopik durumun yanı sıra, karakterimizin sıradan, benmerkezcil yapısı öylesine rezil bir seviyededir ki acıma, empati, fedakarlık gibi kavramlar yanına bile uğramaz. Bir antikahramanın hikayesi olarak gördüm.
Yüz: 1981
Yüz: 1981Mehmet Eroğlu · İletişim Yayıncılık · 2015135 okunma
552 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Ahmet Ümit'in pek popüler olmayan, yorumlara baktığımda beğenmeyenlerin çok olduğunu gördüğüm bu kitabını beğenerek okudum. Susurluk kazası sonunda ortaya çıkan, derin devletin pis işleri için eski dönemin faşist unsurlarını kullanıp, işleri bittikten sonra da temizlemesi sürecini baz alan bir roman. Gazeteci Adnan, yıllardır görüşmediği üvey kardeşi Doğan'a bir markette rastlar. Doğan ülkücü kendisi sol görüşlüdür. Araları hiçbir zaman iyi olmamıştır. Aslında rastlantı olmayan bu karşılaşmada Doğan, tehlikede olduğunu, öldürüleceğini, ama kardeşine teslim edeceği belgelerle kendisini kullanan mekanizmayı ifşa ederek intikam almak istediğini söyler. Adnan eskiden iyi bir gazeteci olmasına karşın kendini alkole vermiş gözden düşmüş hatta işten atılmıştır ve bu işe dahil olmak istemez. Ancak arka arkaya gelen ölümler ve kardeşinin arabasında yanmış cesetinin bulunmasıyla mecburen işin içine girer. Olaylar son derece girift bir hal alır ve sonunda beklenmedik bir şekilde sonuçlanır. Uzun ve ağır okumalardan sonra kafayı boşaltmak için ideal bir kitap olarak tavsiye edilir.
Kukla
KuklaAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20197,5bin okunma
Reklam
418 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Başkomiser Nevzat serisinden oldukça akıcı bir Ahmet Ümit klasiği. Beyoğlu Tarlabaşı'nın ranta açıldığı yıllarda - 10-15 sene öncesi - geçen bir cinayet öyküsü. Bir taraftan İstanbul'u terk etmek zorunda kalan azınlıkların evlerinin ele geçirilmesi, bir taraftan bunu gerçekleştiren yeraltı dünyasının kabadayıları arasındaki hem maddi çekişmeler ve aşk kavgaları arasında Engin adlı bir kabadayı bıçaklanır. Başkomiser Nevzat ve ekibi olayı aydınlatırken İstanbul'un eski semtleri, Beyoğlu, Tatavla ve Balat'ta gezintiye çıkıyor insan. Sürpriz sonlu. Önereceğim bir kitap.
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
Beyoğlu'nun En Güzel AbisiAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,7bin okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İstisnasız, okuduğum tüm polisiye romanlardan ne kadar keyif alsam da sonunun bağlanmasında hep bir olmamışlık bulurum. Bunda da kural değişmedi. Sonu zayıf bağlanmış. 'Menzili değil yolu önemserim' diyenlere tavsiye ederim. Keyifle okunur. Ahmet Ümit'in ilk romanı olması da ayrıca önemli bir husus. Spoiler İstihbaratçı Sedat'ın amiri Yıldırım emekli olduktan sonra öldürülmüştür. Morali bozuk olan Sedat'ın bir süre ilişki yaşadığı, aşık olduğu Mine ise kayıptır. Evli ve iki çocuk babası Sedat, hem amiri Yıldırım'ın ölümünün üzüntüsünü yaşarken bir taraftan da Mine'yi arar. Sonunda gerçek biraz flu da olsa Mine'nin kayboluşuna belki de kendisi sebep olmuştur.
Sis ve Gece
Sis ve GeceAhmet Ümit · Doğan Kitap · 199618,9bin okunma
438 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Afrikalı Leo'dan sonra yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlkini olduğu kadar bu kitabı da çok beğenerek okudum. Yazar, babasının ölümü ile birlikte, annesi tarafından kendisine teslim edilen, babaannesine ait arşivden yola çıkarak ailesinin köklerini araştırır. Lübnan'dan, Havana'ya, ABD 'den İstanbul'a ve Mısır'a kadar
Yolların Başlangıcı
Yolların BaşlangıcıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20192,031 okunma
348 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Ciddi okumaların arasına, polisiye tarzı hafif kitaplar almak insanı dinlendirip, tekrar okuma şevki katıyor. Bu kapsamda okuduğum kitap maalesef beni tatmin etmedi. Bu tarz kitaplardan edebi üslup beklenmez belki ama yine de cümle kuruluşları, anlatımları o kadar sıradan ki bu mu Best Seller olmuş dedirtiyor. Boş vakti çok olanlar, yaz tatilinde filan okuyabilir. Spoiler Emlakçılık yapan Annie, bir gün boş bir evi gezdirirken müşteri sandığı kişi tarafından kaçırılır ve bir yıl süre boyunca bir kulübede esir tutulur. Sürekli tecavüze uğrar, aşağılanır, türlü eziyete maruz bırakılır, hatta tecavüz sonucu doğum yapar ve çocuk sapık tarafından öldürülür. Bir yıl sonra sapığı baltayla öldürerek kurtulur. Bir türlü normal insan psikolojisine dönemeyen Annie bunu yaptıranın hayatındaki en önemli kişi olduğunu öğrenince derin bir hayal kırıklığına uğrar.
Obsesif
ObsesifChevy Stevens · Koridor Yayıncılık · 20151,504 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Yaşam, daha doğrusu, "var olmanın dayanılmaz eziyeti" hakkında çok sayıda küçük denemelerden oluşan bir felsefe kitabı. Çoğu cümleyi tam olarak anlayabilmek için birkaç kez okumak ya da biraz durup düşünüp hazmetmek gerekiyor. Çokça Schopenhauer etkisi gördüğüm kitapta yazar, aslında varolmanın büyük bir talihsizlik asıl ödülün ise varolmamak olduğu düşüncesini işlemiş. Üstün bir zekanın ürünü olduğunu düşündüğüm eseri tavsiye ederim. Bununla birlikte bu üstün zekanın zamanında maalesef Hitler'e hayranlık duyan bir faşist olduğunu, - gerçi sonra nedamet getirmiş - da belirtmek gerekir.
Çürümenin Kitabı
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,3bin okunma
Reklam
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
'Sağırdere' nin devamı niteliğindeki romanda, baş karakter Kulaksızın Mustafa, artık Ankara gurbetinden köye dönmüştür. Parası ve havası yerinde lakin ahlakı da hayli bozulmuştur. Çankırı'nın Kurşunlu kazasının Yamören köyünde geçen macerada, başka Mustafa olmak üzere, köy ahalisinin ahlaksızlıkları birbiriyle yarış etmektedir. Bu ahlaksızlıklar içinde bir tek iyi olan Mustafa' nın ağabeyi Murat'tır. İki serilik eseri beğendim, akıcı, keyifli. Ana fikir olarak köylü milletinin hakim değerlerinin kaypaklık, kurnazlık, bencillik ve ilkellik olduğunu çıkardım.
Körduman
KördumanKemal Tahir · Karacan Yayınları · 1981337 okunma
340 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
206 günde okudu
Çankırı, Kurşunlu'nun Yamören köyünden bir grup gencin Ankara'ya gurbete çalışmaya gidişlerini, yaşadıklarını anlatan bir 'köylü-emekçi' romanı. Kulaksızın Mustafa, köy yerinde sevdalandığı Ayşe'yi Hocaların Hakkı'ya kaptırınca soluğu gurbette alır. Mustafa tipik bir köylüdür. Kurnaz, yeri geldiğinde hilekar, haset,
Sağırdere
SağırdereKemal Tahir · Bilgi Yayınevi · 1974665 okunma
175 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Dostoyevski'nin ilk romanı olan "İnsancıklar" devrin ünlü edebiyat eleştirmeni Belinski'nin dikkatini çekerek ünlü yazarın daha sonraki büyük eserlerinin öncülü olmuş. Kırklı yaşlarda, memuriyette düşük pozisyonda olan, yaşadığı talihsizlikler ve zayıf tabiatı nedeni ile oldukça sefil bir hayat süren Makar Devuşkin ile platonikçe ve büyük bir coşku ile bağlandığı genç Varvara arasındaki karşılıklı mektuplardan oluşuyor eser. Kitapta bu ilişki anlatılırken, hem o iki talihsiz insanın çektiği yoksunluklar hem de toplumdaki "kaybedenler" mercek altına alınarak içtimai hayattaki adaletsizlikler göz önüne seriliyor.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362bin okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Nietzsche'nin kendi eserlerini ele alarak, bunları yazmadaki temelleri anlattığı, bir biçimde kendi düşüncelerini özetlediği eseri Ecco Homo. Öncelikle bu kitabı okuyup daha sonrasında kitaplarını okumanın daha sağlıklı olacağı düşüncesindeyim. Öte taraftan Olympia Yayınevi'nin çevirisini çok kötü, zaten Nietzsche'yi anlamak zor, bir de kötü çeviri ile daha da zorlaştırmamak gerekir. Kendi adıma Nietzsche'yi tanımlamam gerekirse, O, 'amor fati' düşüncesine inanmış, yaşamı kutsamış, dinin insanın varoluşuna aykırı, ölümü öğütleyen, onun içgüdülerine saldıran bir kurum olduğuna inanmış bir filozof.
Ecco Homo: İnsan Nasıl Kendisi Olur
Ecco Homo: İnsan Nasıl Kendisi OlurFriedrich Nietzsche · Olympia Yayınları · 20179,7bin okunma
266 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
1700 lü yıllarda yaşamış İskoç felsefeci David Hume bu eserde eski Yunan filozoflarının tartışma yöntemini kullanmış. Philo, felsefi şüpheci, Demea ortayolcu, Cleanthes ise dini dogmacı görüşü temsil ederek din üzerine tartışıyorlar. Philo'nun yazarı temsil ettiği genel kabul görmüş bir görüş. Görüntüde tartışmayı Cleanthes kazanmış görülse de Philo'nun ironik iğnelemeleri ve tezleri aslında galiptir. O yılların tam özgürlükten uzak ortamı belki de yazarı, din adamına açıktan cephe almaktan geri durdurmuştur. Kitap, yazarın önsözü, H. E. Root'un eser hakkındaki değerlendirmesi ve eserin kendisi olarak üç bölümdür. Çok doyurucu, üst düzey bir felsefi metin olup, konuya ilgi duyanlara şiddetle önerilir.
Din Üstüne
Din ÜstüneDavid Hume · İmge Kitabevi · 2019182 okunma
258 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.