Hayalden doğan umutlar, genellikle zaman içinde kırılıp giderler, temelleri yoktur. Tıpkı köksüz bazı ağaçlar ve çiçekler gibi... hayallerin trajik kaderi budur. Ama yine de hayalsiz yapamayız. İyiyi ve kötüyü tanıyacağımız yolda yürüyebilmek için hayaller gereklidir.
İnsanlar düşünen yaratıklar olarak ortaya çıkışlarından beri kendilerini daha iyi tanımaya çalışmışlar, ama bütün çabalarına rağmen şu soruya bir cevap verememişlerdi: Kötü, hemen her defasında, niçin 'iyi'den daha güçlü olarak ortaya çıkıyor?
Bir akıllı ihtiyar, "Gençliğimizdeki kusurlarımızı, yaşlılığımızda biz akıllandığımız için bırakmayız. Maalesef onlar bizi yavaş yavaş terk eder", demiş.
Polis sinirliydi; hatta acımasızdı. Beni ilgilendirmez diye düşündüm. Her Cumartesi dayak yemeyi bir yazgı haline getiren bu kadınlara acımasına acıyordum, ama sınırları olan bir acımaydı bu... Sonra öfkelendiğimi fark ettim. Yardım edemediğimiz zaman kabahatin çoğunu incinene yıktığımız durumlara özgü bir öfkeydi bu.