Heva-i nefse uymanın alametlerinden birisi de nafile hayırları yapmaya koşmak, farzları yerine getirmek hususunda tembellik göstermektir. Öğrenciler demagoji yaparak ders müfredatında ilim diye bir şey olmadığının iddia ederler. Oysa onlarda hırs ve ciddiyet olsaydı derslerini bitirirler ondan sonra diğer hocaları dinlemeye giderlerdi. Fakat kendilerine ağır gelip tembelliklerinden dolayı derslere karşı gevşeklik gösterince dersler ilim içermiyor diyerek kendilerini kandırıyorlar. Evet bu derslerde ilme dair her şey yok. Keza dersler bütünüyle ilim de değil. Lakin bunlarda gayret gösterip ciddi çalışanlar için ilmin anahtarları vardır. Anahtarları hakkıyla al ve evlere kapılarından gir.
176 syf.
·
Puan vermedi
Yazar, yalnızlığı bir kaçış veya eksiklik değil, kendini bulma ve yaratıcı üretim için bir alan olarak görüyor. Tek başına koşmak ya da saatlerce sessizce çalışmak, onun için bunaltıcı değil, ruhunu besleyen, zihnini arındıran bir süreç. Bu haliyle Murakami, modern dünyanın kaosundan sıyrılarak, yalnızlığın insanı kendisiyle buluşturan ve
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım YazamazdımHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20183,188 okunma
Reklam
Doğu Despotizmi
Montesquieu, Doğu despotizminden söz eder. Düşünmez ki despotizmin alası, perestişkarı olduğu İngiltere'de ve tebaası bulunduğu Fransa'dadır. Ne beyzadelerin dillere destan zulümlerini, ne isim hanesi açık tevkif emirnâmelerini hatırlar. Bu şaşkın toprak ağasının hakkımızdaki türrehati sadece gülünçtür: "Türkler dünyanın en çirkin insanları idi. Karıları da kendileri gibi kaknemdi. Rum dilberlerini görünce akılları başlarından gitti. Başladılar kız kaçırmaya. Zaten ezelden beri hayduttular." vs. "Türkler eşek olacak öbür dünyada. Yahudileri sırtlarında cehenneme taşıyacaklar. Bütün kavimlerin en cahili... Türkiye'de tebaanın servetine, hayatına, haysiyetine kimse aldırış etmez. Anlaşmazlıklar çabucak karara bağlanır. Şöyle ki: Paşa dâvâcıları dinler, sonra falakaya yatırır herifleri, bir âlâ döver ve böylece dâvâyı neticelendirir." vs. Bizi bu kadar tanır Montesquieu. Batı yazarlarında ciddiyet ve dürüstlük aramayacak kadar Batı irfanının aşinası olanlar için bu hükümlerin tek orijinal tarafı terbiyesizliktir.Kanunların Ruhu" müellifi, ülkesinin I. François'den beri çok sıkı münasebet halinde bulunduğu Osmanlı imparatorluğu'nu bu kadar tanırsa, Hinti, Çin'i, İran'ı ne kadar tanır? Ne gariptir ki bu hayalperest ve hayasız yazarın Doğu'ya izafe ettiği despotizm birçok Batılı yazar tarafından münakaşasız benimsenir. Wittfogel Sovyetler'e çatmak için Doğu despotizmi bayrağını omuzlar, bizim köksüz ve ufuksuz aydınlarımız da tarihimizi karalamak için Montesquieu'nün coğrafi kaderciliğine sığınırlar.
Sayfa 194 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Cami, Eğitim ve Çocuk Algısına Dair Bir Eleştiri
Toplumların geleceği, onları inşa eden nesillerin ahlâkî ve fikrî donanımlarıyla şekillenir. Dolayısıyla her neslin, inanç ve değerler sistemine dair eğitimi, pedagojik olduğu kadar sosyolojik ve kültürel bir meseledir. Son yıllarda, camilerin çocuklara sevdirilmesi adına yapılan uygulamalar, İslâmî eğitim anlayışının özünden uzak, seküler eğlence
Bu esnada ara sıra gördüğü Suat'ın uysal ve sakin neşesi, ciddiyet ve ağırbaşlılığına engel olmayan çocukluğu kendisine pek yüzeysel, pek yapma gelir, onun da öteki kadınlar gibi olduğunu düşünerek, Süreyya'da ilk zamanlar görülen memnuniyet belirtilerini kalben, "Çok geçmez görürsün!" diye baş sallardı. Fakat zaman geçip bu memnuniyetin hâlâ çoğaldığını gördükçe merakı arttı, sonunda öyle oldu ki bir gün Süreyya'ya, "Sen büyük ikramiyeyi kazanmışsın azizim!" dedi ve elini sıkarak, "Fakat büyük ikramiye de layık bir ele düştüğüne teşekkür etmelidir, çünkü iltifat çakmadığıma eminsin ya, temin ederim ki birbirinize layıksınız."
Sayfa 21 - birbiriniz için ikramiye misiniz yoksa imtihan mı? bunu zaman gösterir. umarım ikramiyem olur..
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.