Buralar soğuk bir matem havasına büründü sensiz. Yazıp çizip karalıyorum durmadan yokluğunun gölgesinde. Hayır, hayır… sana gel demiyorum. Sana sensizliğin bana bıraktığı acıdan bahsediyorum. Gitmelerin bu denli kalp burktuğunu, bir odaya bile sığamaz hale getirdiğini bilmezdim. Sayende çiçeğim, o da sayende tıpkı birçok şey gibi. Sana kızmıyorum, sanırım artık kırgın da değilim. Anlasana! İçim toz toprak içinde seni sevmeyi bırakmaya çalışıyorum! Nasıl bir ağrıdır bu, içimde fırtınalar koparken seni sevmeyi bırakmaya çalışmak. Bak yine yarım sözlerim, yine dağınık bir yerde bıraktım kalemimi yere. Biliyorum tekrar ve tekrar bahsedeceğim sana, bıraktığın bu acıdan. Şimdi durma zamanı… Durmak zamanı.
~Cihan
Bu hasret bu yara çok kanıyor
Aynı şehrin aynı rüzgarını tatmadık hiç
Bizi aynı şehrin ani yağmurları ıslatmadı
Bir sabah kahvaltısı, ellerin ellerim üstünde
Kahveni yudumlarken dudaklarıma bakmadın hiç…
İlginç.”
Güneşi görmedim hiç, şikayetçi değilim ama
Henüz yaralarımı saramadın hiç
Seninle gezmedik hiç, kokunu almadım hiç
Gözümde parlaklığı, sevinci görmedin hiç
Ne ben, ne sen göz göze gelmedik hiç…”