Birini bir odaya kaparsanız dünyanın o odadan ibaret olduğunu zanneder. Gazze dışına ilk çıktığımda, dışarıda insanlar olduğunu, onların da bizim gibi yiyip içtiğini, dışarıda tıpkı bizim gibi insanların yaşadığını görünce öyle şaşırdım ki gözyaşlarıma hakim olamadım. Kafesinden kurtulmuş bir kuş gibi hissettim, sanki uçmak gibiydi.
İnsan kendinden kaçamaz. O en mütevazi göründüğün andaki gösteriş, o en hesaplı anında yaptığın aslında bal gibi de kontrollü öfke nöbetleri, o en cömert havaların altındaki ince cimrilik gelir insanı bulur. "Haberim yokmuş gibi çek" derken komik evet. Bir kereliğine komik... Ama artık hayatın tamamen haberin yokmuş gibi poz vermek olduysa, o biriken tortu tamamen haberin yokmuş gibi poz vermek olduysa, o biriken tortu boyunu aşmaya başlar. Her imaj gelir seni bulur. Her sahte gülümseme, her güya içten poz, her şefkat gösterisi. Bununla kalsa.
"İnsanın içinde bir yasa vardır, uykuda insan o yasaya göre gün içinde yapıp ettikleriyle alakalı kendine hesap verir. Kiminin içi bilmediği bir şeye acır, kabus görür; kiminin içi bilmediği bir şeyi çeker, rüya görür. Bilincin altı uykuda üste çıkar,insana en dipte olanı gösterir. İnsan bunun ilkini görmez, erteler. İnsanın gönlü açığa çıkar uykuda. Serilir önüne ede geldiği, o ede geldiğini yargılar içindeki vicdanla; vicdanı güdükse uykusu yumuşar, vicdanı uluysa uyku bile diken olur her yanına batar. Çünkü insan koca bir hayat yaşar ve yaşadığını alıp ölüme yatar. Çünkü insan bir günü yaşar, yaşadığını alıp uykuya yatar. "
"Kardeşi olmayan çocuklar kitap okur, babası olmayan çocuklar akvaryum yapar, abisi olmayan çocuklar ise bisikletin yanında koşar. Çok doğru veya çok yanlış, bazen doğru veya bazen yanlış, yıllar teferruatları ve istisnaları öldürür."
"İnsan zihni en yüksek güvenlikli hapishanelerden daha sıkı, aşılması daha zor bir tutsaklık yaratabilir. Bazen bir şiir, bir roman ya da film durduk yere size o korunaklı hapishaneden kaçabilecek bir tutsaklık yaratabilir. "
Dayatılmış gerçeklikle sahih gerçeklik arasında süren savaşa sahne olan yerin adıdır işte dünya. Her ikisinden birini tercih edenlerle tam arada kalanların arasında edindiğimiz roller yaşadığımız hayat.
Sana kelimelerden başka ne verebilirim diyen bir ses seni boğar da boğar.
Bizim insan olmaktan anladığımız boğulurken ses etmeden kalabilmemizdir.
Kalbimle dilimin arasındaki mesafede tek yapabildiğim bu.