Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Biz sofraya oturur oturmaz, kapı açıldı. İçeriye Kafkasyalı bir grup girdi. Çok parlak kostümleri vardı. Kurşunları göğüslerinde, geniş omuzlu, ince bellerinden hançerler sarkan, uzun, siyah çizmeli bir gruptu. İnsan, onların hemen dans etmeye başlayacaklarını bekliyordu. Fakat, onlar dönüp insana bakmıyorlardı bile. Evet, bu fevkalâde yapılı
Nitekim Çizmeli Kedi diye bir şeyin sadece masallarda olduğunu, gecenin bir yarısı farelerin gelip Gloucesterli terzinin mantosuna düğme diktiğine inanmamak gerektiğini düşündüğüm bile olur bazen.
Biraz daha araştırınca anladım ki sadece Alice değil bizim Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel, Külkedisi, Çizmeli Kedi yani tanıdığımız masal kahramanlarının çoğu 17. yüzyılda Fransa'da halk arasında anlatılan yarı pornografik öykülerden çıkıp gelmiş. Zamanla sansürlenerek günün koşullarına uydurulmuşlar. Örneğin, orijinal masalda Uyuyan Prenses'i yüz yıllık uykusundan yakışıklı bir prens değil, evli bir adam, üstelik de tecavüz ederek uyandırıyormuş. Prenses de bu ilişkiden hamile kalıyormuş.
─ bu da nesi! -diye haykırdı woland.- bıyıklarına neden altın sürdün? ve pantolon giymezken ne demeye kravat takıyorsun?
─ kediler pantolon giymez, messir, -diye yanıt verdi kedi alabildiğine ağırbaşlı,- yoksa çizme de mi giydireceksiniz bana? çizmeli kedi sadece masallarda olur, messir. peki baloda hiç kravatsız birini gördünüz mü? komik duruma düşüp dışarı atılma riskini göze almaya niyetim yok! herkes elinden geldiği kadar süslenir. söylediklerimin dürbün için de geçerli olduğunu farz edebilirsiniz, messir!
─ ama bıyıklar?..
─ anlamıyorum, -diye itiraz etti kedi kupkuru,- neden azazello ve korovyev bugün tıraş olup beyaz pudrayla pudralanabiliyor, pudranın nesi altından iyi? bıyıklarımı pudraladım, hepsi bu! tıraş olsam, hadi neyse! tıraşlı kedi gerçekten de rezalettir, bin kere hak veririm buna.
Yağmur yağsa, bardaktan boşanırcasına, bizi sırılsıklam edecek bir yağmur yağsa...
Çıksak şu kapıdan ama biz olarak değil, pantolonun altına pijama, ayağına iki kat çorap giyip kendini garantiye almış, lastik çizmeli, gocuklu, gözleri ışıl ışıl çocuklar olarak çıksak...Bir sokak ötede buluşsak...Aynı mahallenin çocukları olsak mesela. "Yağmur suyu saçı uzatıyormuş" deyip saçlarımızı ıslatmaya çalışsak. Tek katlı evlerin saçak altlarına yan yana ip gibi dizilip beklesek yağmurun dinmesini. İçimizden biri "yağmur yağınca melekler iniyormuş gökten" dese. O her şeye inanan kalplerimizle inanıp korksak, sağa sola bakınıp melekleri arasak. Ağzımızı havaya açıp yağmur yakalamaya çalışsak... Kuru yerlere basmak yerine, inadına yağmur birikintilerine bassak. Kedi yavrusu gibi dönsek eve...
Olmaz mı?
Bir kartaldan özgürlüğünü çalmak isterdim,
Bir dinozordan gücünü,
Bir ejderhadan ateşini,
Bir yarış atının asaletini,
Bir bebeğin fütursuzca gülüşünü,
Bir martıdan denizini,
Bir denizin dinginliğini,
Bir okyanusun zenginliğini çalmak isterdim,
Tan vakti gökyüzünün kızıllığını alıp,
Gün ortasındaki mavilikle karıştırıp,
Beyaz bulutları sırtına
Demek ki sokağı açmışlardı, yerliyerindeydi insanların keyifleri, nizam-ı âlem gereği, dün aralarından birinin eksilmesinin kısa sürede unutulması gerekiyordu.
Dün aramızdan biri eksilmişti. Yine açık pencereden bakmıştım, yolun sağ yanını kazmışlardı, çıkan toprak düzenli bir tepe oluşturmuştu yol boyunca, sadece yayalar geçebiliyordu, bu