Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

martın

martın
@cobainis
öğrenci
grave
11 okur puanı
Kasım 2022 tarihinde katıldı
ne zaman doğduğumuz sorulduğunda hep anamızın bacakları arasından çıktığımız tarihi belirtmemize rağmen, artık insanları analardan çok yaşamın doğurduğunu biliyorum.
Reklam
Üstelik İstanbul büyük şehir, bu büyüklük içinde kaybolmak mümkün. Yanımda olduğun müddetçe kendinizden başka hiçbir şey düşünmeyebiliriz.
Hep seni düşünmek için kimsenin yüzüne bakmadım.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O gün, Tanrı’nın kendine sorduğu en zor bilmeceydin sen ve ben, çözmek bana düşmüş gibi sevinçliydim. Çekirdek çıtırtılarıyla kırmızı iğde kabukları arasında kaybolamayacak kadar güzel ellerin vardı, parmakların her yana dağılan sorulardı ve küçük değişiklerle süslenemeyecek kadar büyüktün.
Gözlerimi açtığımda, sen dizlerimin dibinde karmakarışık bir bilmeceydin hâlâ ve hiç kuşkusuz, kendi güzelliğinin içinde yüzüyordun.
Reklam
Balkondaki birlikteliğimiz ayrılığı besliyordu hiç kuşkusuz ve biz susuyorduk. Dalıp gitmeler, birbirimize doğru eriyip akarcasına gülümsemeler, kirpik düşürüp kaş kaldırmalar sözlerden daha anlamlıydı. Kuralsız bir tapınışı sürdürüyorduk belki; çağlar öncesiyle iletişimini koparmamış birkaç hücremizin ilkel sarhoşluğuna kapılmıştık.
Kendisiyle senden konuşabileceğim kimi görsem seviniyorum
Emin ol, dünyada hiçbir şeyden zevk almıyorum. Bütün bu tatsız günler içinde yalnız seni arıyorum.
Onları yanmaz verilerle dolduracaksın, 'gerçekleri' boğazlarına tıkıştıracaksın, öyle ki kendilerini tıka basa doymuş ama onca veri sayesinde kesinlikle 'zeki' hissedecekler. O zaman, düşündükleri hissine kapılırlar...
Sayfa 82 - ithakiKitabı okudu
Koca memleket acınacak hale geldi, herkese yol verilmeye başlandı, işlikler birbiri ardından kapandı...
Reklam
Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır.
Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim.
Hem de, haklı olarak dostum. Ama bu insanları tanımak tanrıları tanımaktan daha zordur.
Bir zamanlar ki “ben” olduğunu hiçbir şekilde hissetmeden onun hakkında konuşabilirim, onu eleştirebilirim veya yargılayabilirim.
Çocukları, hatta torunları bile ölmüş olan şu insanlar, resimde, yaşamlarının belli bir ânında donmuş gibi yaşıyorlardı.
Sayfa 102 - can yayınlarıKitabı okudu
Ben aşk nedir bilmem Eski kafalıyım Bir seni bilirim Bir de adın geçince sıkışan kalbimi
Reklam
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp. Hayâller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
"Zihnini ve iradeni bunlar hazırlar, çünkü dünyada bir büyük gerçek vardır: Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, Evrenin Ruhu'nda bu istek oluşur. Bu senin yeryüzündeki özel görevindir."
can yayınlarıKitabı okudu
Hangi milletin kütüphanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir.
"Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor."
İnsanların akıllarına geleni rahatça yapmak için deli numarasına yattıkları bir yer düşünün...
Sayfa 52 - can yayınlarıKitabı okudu
"...zaten öğrenme akılla düzeltilecek bir şey değil..."
Reklam
Benim nazarımda genç olmakla ihtiyar olmak arasında bir fark yoktur. Belki ihtiyarlık, bu manasız sürüklemeyi sona yaklaştırmış olmak bakımından, daha iyidir; fakat bazı şeyler vardır ki, onları yüklemek için yaşlı omuzlar kâfi gelmeyeceğe benziyor. Bakalım...
Sayfa 69 - İş Bankası/Kültür Yayınları
Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşım verdiği bir dünyada, ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı?
baştan sona altını çizdiğim bir sayfa
"Matmazel Rosa, dört mevsimlik mutluluğunuz için beni terk ettiniz. Ama iyi yaptınız, sizden sadakatinizi istemeye ne hakkım var?" "Sadakatim mi? Sadakatim! Ben size sadık kalmadım mı?" "Ne yazık ki hayır!" "Ama Bay Cornelis, sizi mutlu etmek icin elimden geleni yapmadım mı? Lalenizle ilgilenmedim mi?" "Kederliyim Rosa, beni hayattaki tek mutluluğum nedeniyle suçluyorsunuz." "Sizi Buitenhof'ta ölüme mahkûm edildiğizi öğrendiğimde, yaşadığım derin acıdan başka hiçbir şeyle suçlamıyorum." "Tatlı Rosa, çiçekleri sevmem hoşunuza gitmiyor, değil mi?" "Bay Cornelis, hoşuma gitmeyen onları sevmeniz değil, onları benden bile çok sevmeniz." "Ah! Sevgili Rosa, şu ellerimin nasıl titrediğine, alnımın ne kadar soluk olduğuna bakın, bunun nedeni siyah lalemin bana gülümsemesi değil, hayır, bunlara neden olan sizin gülümsemeniz..."
Ah benim güzel Rosam...
"Ne yazık!" dedi. "Ne oldu?" diye sordu Cornelis. "Bir şeyi anlıyorum." "Neyi anlıyorsunuz?" "Laleleri yüreğinizde başka bir sevgiye yer kalamayacak kadar çok sevdiğinizi anlıyorum." dedi genç kız, hıçkırıklara boğularak
Sayfa 127 - Türkiye İş Bankası/Kültür YayınlarıKitabı okudu